Cengiz Aytmatov, 12 Aralık 1928’de Kırgızistan’da doğmuştur. Babası Sovyet Kırgızistan’ın seçkin devlet adamlarından birisiydi. Fakat 1937’de tutuklandı ve bir sene sonra da kurşuna dizildi. Annesi ise bir Tatar kızıydı ve tiyatro aktrisiydi.

2. Dünya Savaşından dolayı genç yaşında çalışmak zorunda kaldı. 14 yaşındayken köyünde sekreterlik yapmaya başladı. Tarım makinelerinin sayımı ve vergi tahsildarlığı gibi görevleri vardı.

Köyden şehire giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu’na başladı. Sonrasında ise Frunze Tarım Enstitüsü’nü bitirdi. 1956 ile 1958 yılları arasında da Moskova’da Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü’ne geçti.

Cengiz Aytmatov’un yazarlık kariyeri de bu yıllarda başladı. İlk olarak Pravda gazetesine yazdı. Yazdığı eserler büyük ilgi gördü ve farklı dillere tercüme edildi.

1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği’ne kabul edilen yazar, 1963’te Lenin Ödülü aldı.

16 Mayıs 2008 yılında bir romanının film çekiminde rahatsızlandı. Tedavi için Almanya’ya gitti ve böbrek yetmezliği tanısı ile karşılaştı. Burada tedavisine devam etse de malesef komaya girdi. 10 Haziran 2008’de de hayatını kaybetti.

Cengiz Aytmatov geride 20’den fazla eser bırakmıştır. Eserlerinde mitolojik kavramlara, efsanelere ve halk hikayelerine yer vermiştir.

Beyaz Gemi

Beyaz Gemi, Cengiz Aytmatov’un 1973 yılında yazdığı bir romandır. Romanın ana karakteri, annesi ve babası ayrıldığı için dedesine emanet edilen küçük bir çocuktur. Ayrıca bu küçük çocuk saflığın, bozulmamışlığın ve geleceğin sembolüdür. Romandaki insanlar ormancılık ile uğraştığı için Isık Göl’e bakan bir dağ tepesinde yaşar.

Romanda yer alan diğer bir karakter ise Mümin Dede’dir. Çok iyi niyetli bir insandır ve herkesin her işine koşar. Bu hikayede ise gelenekçiliği temsil eder. Bunların yanı sıra romanda yer alan diğer karakterlerin aksine o, torununu çok sever ve ona çok değer verir.

Orozkul ise romanın kötü karakteridir ve yozlaşmış toplumu temsil eder. Mümin Dede’nin damadıdır. Fakat kendini herkesten üstün görür ve herkese kötü davranır. Ayrıca içkiye düşkün olan Orozkul, karısına da hiç değer vermez. Bir çocuk sahibi olamadıkları için onu sürekli döver. Mümin Dede bu duruma çok üzülür ama sesini çıkaramaz.

Dedesi tarafından çok sevilen çocuk, yaşadıkları yerde yapayalnızdır. Dağdaki taşlarla, dedesinin verdiği dürbünle ve okul çantası ile arkadaşlık eder. Dürbünü ve çantası ile tepelere çıkıp Isık Göl’ü, şehri ve Beyaz Gemi’yi seyir eder. Bir balık olduğunu ve yüzerek Beyaz Gemi’ye ulaştığını hayal eder. Beyaz Gemi çocuğu çok heyecanlandırır. Çünkü küçük çocuk babasının o gemide çalıştığına inanmaktadır.

Çocuk okul yaşına geldiğinde dedesi ona bir çanta alır. Ayrıca okul uzakta olduğu için her gün çocuğu okula götürür ve getirir. Fakat bir gün Orozkul ile olan işi uzadığı için, dedesi okul çıkışına geç kalır. Orozkul yine kötülük ederek Mümin Dede’nin gitmesine izin vermez. Zor bir durumda kalan Mümin, bir karar verir ve romanı sonlandıran olayları başlatmış olur.

Bana ortaokul yıllarımı hatırlatan bu kısa romanın dili oldukça sadedir. Kolay anlaşılan bir üslubu vardır. Güzel bir hikaye anlatır ve bazı insanların ne kadar kötü olabileceğini bize gösterir.


Kitap Önerileri kategorimizde yer alan diğer içeriklerimizi de okumanızı tavsiye ederiz.

Yazar Hakkında

Sena EFENDİOĞLU

2018 yılında Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2019 yılından itibaren de Gebze Teknik Üniversitesi'nde yine kendi alanımda yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Ayrıca benimühendisim.com platformunda da sizlere kaliteli içerikler sunabilmek amacıyla yazarlık ve editörlük görevlerimi severek yerine getiriyorum. Yapay zeka teknolojileri, robotik ve mühendislik konularını ilgi alanım arasında sayabilirim. Bunlara ek olarak kişisel gelişim alanında içerikler oluşturmaya da özen gösteriyorum.

Tüm Makaleleri Göster