Bugün Orhan Pamuk’un son kitabı olan “Veba Geceleri” adlı romanına hep birlikte göz atalım. Nobel ödüllü yazarın üzerinde beş yıldır çalıştığı romanı ilk çıktığı haftalardan bu yana oldukça ses getirdi ve halen çok satanlar listesinin başını çekiyor. İçinde bulunduğumuz pandemi süreciyle paralellik taşıyan konusu ve yazarın hayat verdiği karakterlerle oldukça tartışma konusu olan romanı birçok eleştiri almaya devam ediyor.

   Kitap Osmanlı’nın 29. vilayeti olan Minger Adası’nda geçiyor. Akdeniz’de, nüfusun yaklaşık yarısı Rum ve diğer yarısı Müslüman olan bir ada. Tabi ki ben de birçok kişinin yaptığı gibi hemen Google arama motorunda adaya dair bilgiler ve görseller arattım ama nafile, ada hakkında tek bir görsel yoktu. Ada tamamen bir hayal ürünüydü ve usta yazarın düş dünyasında şekillendirdiği cennetten bir diyardı. Durum böyle olunca kitabı biran önce okumak için sabırsızlanıyorsunuz. Daha kitabın ilk sayfalarından itibaren yazarın mahalle isimlerinden tutun adadaki otel isimlerine kadar, sokak detaylarından sosyal yaşantının tasarısına kadar birçok inceliğe hayran kalıyorsunuz. Bu kadar detay bir hayal ürünü olamaz diyorsunuz. Kısacası romanın geçtiği mekan-olay kurgusu dahiyane diyebiliriz. Kitabı okuduğunuzda bana hak vereceksiniz.

Kitabın Konusu

   1901 yılının baharında Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesi altındaki Minger Adası’nda önü alınamayan bir veba salgını başlamaktadır. Bildiğiniz üzere tahttaki padişah Abdülhamit’tir. Sultan Abdülhamit salgını durdurması için Sağlık Başmüfettişi Bonkowski Paşa’yı doğruca adaya gönderir. Bonkowski paşa dönemin en saygın kimyageridir. Adaya ayak bastığı ilk günden itibaren çeşitli karantina önlemleri planlayan Bonkowski Paşa karanlık bir cinayete kurban gider ve failleri bilinmemektedir. Bunun üzerine Abdülhamit genç doktor Nuri’yi görevlendirir. Genç Doktor Nuri sıradan bir doktor değildir. Abdülhamit’in kardeşi olan önceki padişah V. Murat’ın damadıdır. V. Murat’ın kızı Pakize Sultan ile evlidir. Minger Adası’na karısıyla birlikte giden genç Doktor Nuri’nin iki görevi vardır; birincisi adadaki salgını durdurmak, diğer görevi ise Bonkowski Paşa’nın katillerinin bulunmasına yardımcı olmaktır. Adada işler hiçte kolay gitmeyecektir.

İhtiraslı Vali Sami Paşa ile yasak aşkı Marika, milliyetçi genç Osmanlı subayı Kolağası Kamil ile sevgilisi Zeynep, gelenekçi tarikat liderleri, müritleri ve daha birçok parametre adadaki karantina sürecinin içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olacaktır.

Güzeller güzeli Akdeniz’in incisi Minger Adası artık her gün ölümlerin yaşandığı, korkunun kol gezdiği ve bununla birlikte güç çatışmalarının yaşandığı bir yer halini almıştır. Yaşanan yasak aşklarıyla, çatışmalarıyla, ölümleriyle ve siyasal süreçleriyle “Veba Geceleri” tam olarak bir dönem romanıdır. Romanın sonlarına doğru adadaki salgını hiç beklenmedik biri durdurmaktadır. Bunun yanı sıra adanın geleceğine dair de çok ilginç bir son okurları bekliyor. Umulmadık bir son diyebilirim…

   Kitabın konusu her ne kadar içinde bulunduğumuz pandemi sürecine benzer bir süreci yansıtsa da yazarın olay-mekan kurgusundaki yaratıcılığına hayran kalacaksınız.


Kitap Önerileri kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Arif TAN

Lisans, Dokuz Eylül Üniv. - Makine Mühendisliği Yüksek Lisans, Marmara Üniv. - MBA Doktora, Zürih Üniv. - Ekonomi (Halen) 19.10.1987 Antalya doğumluyum. Çeşitli dergi, kurum ve kuruluşlarda yazarlık yapmaktayım.

Tüm Makaleleri Göster