Kitaplarını büyük bir keyifle okuduğum, yalın diliyle ve sürükleyici kurgusuyla hiç bitmesin istediğim birçok başyapıtın yazarı Amerikalı yazar Ernest Hemingway oldukça tanınmış bir yazardır. Onlarca dilde yayımlanan roman ve öyküleriyle Hemingway’i biraz daha yakından tanıyalım.

   Hemingway 21 Temmuz 1899’da Amerika İllinois’te dünyaya gelmiştir. Daha sonraları doğduğu şehirde eğitimini alan romancı yazmaya henüz ortaokuldayken başlamıştır. Öğrenim hayatı boyunca yazma aşkı artarak devam etmiştir. Liseyi bitirir bitirmez Kansas’ın en önde gelen gazetelerinden birisi, Kansas City Star’da gazetecilik hayatına başlamıştır. Gözlerindeki bir kusurdan dolayı birinci dünya savaşı sırasında aktif cepheye alınmamıştır. Belki aktif olarak savaşamadı ama cephelerde can kurtaran şoförü olarak görev aldı. Görev yaptığı Avusturya-İtalya hattında yaralandığında henüz on dokuz yaşındaydı. Savaşta o kadar fazla olay ve drama tanıklık etti ki bunları hafızasından ömrü boyunca atamadı. Hatta o dramatik olaylar yazdığı birçok esere ilham kaynağı oldu.

   Ernest Hemingway gazetecilik kariyerine de ara vermeden devam etmiştir. İspanya’daki iç savaş sırasında çok sevdiği bu ülkeye gelmiştir. Savaş muhabiri olarak görev aldığı İspanya’da Cumhuriyetçileri desteklemiş, hatta Cumhuriyetçileri destekleyen bir oyun bile yazmıştır. İspanya’dan sonra Küba’ya yerleşen büyük yazar dünyanın çeşitli ülke ve kültürlerini gezip görmeye adamış kendini. Hatta bu gezilerden birinde çıktığı Afrika seyahatinde uçak kazası atlatmıştır.

   Ernest Hemingway 2 Temmuz 1961’te intihar ettikten sonra ardında birçok eser bırakmıştır. Yazdıkları kadar taslak halinde yazdığı ama yayımlanmamış eserleri de bulunmaktadır. Bunların bir kısmı ölümünün ardından derlenerek yayımlanmıştır.

Ernest Hemingway ve Bazı Eserleri

   Yazar ilk kitabı olan “In Our Time” yani Türkçe çevirisiyle “Zamanımızda” isimli öyküsünü 1925’te yayımlamıştır. İlk kitabı olan bu öykü derlemesinin yayımlanmasında dönemin ileri gelen yazarlarından destek te almıştır. Hemen bir yıl sonra yayımlanan kitabı “Güneş de Doğar” 1. Dünya Savaşı’nda yitip giden kuşakları yani hayattan gayesi kalmamış insanları anlatır. Yine 1. Dünya Savaşı sırasında İtalya’da yaşadıklarından esinlenerek yazdığı “Silahlara Veda” isimli eserinde de savaşla iç içe geçmiş aşkları anlatır.

   Burada ayrı bir paragraf açmak istiyorum; çünkü bana göre Hemingway’in kült romanı “Death in Afternoon” yani Türkçe çevirisiyle “Öğleden Sonra Ölüm” dür. İlk kez 1932 yılında yayımlanan eser İspanya’daki boğa güreşlerini anlatmaktadır. İspanya’da boğa güreşlerinin önemini, işleyişini ve bu geleneğin İspanyollar için önemini anlatmaktadır. Arenaya çıkan boğa ile matadorun arasındaki mücadelenin berabere bitme şansı yoktur. Sonuç mutlak ölümdür. Ya boğa ya da matador bu onur mücadelesinden galip çıkacaktır. Kitabı okurken bu geleneğin düşünsel felsefesine iniyorsunuz ve matadorun ruh halini gözünüzde canlandırıyorsunuz. Bunun her şeyden öte bir onur mücadelesi olduğunu, aklında sadece bir tek şeyin var olduğunu hissediyorsunuz. Gösteri sonrasında kum zemin üzerinde kanlar içinde yatan cansız boğa ve arenadan yükselen tezahüratlarla beraber yeri göğü inleten alkış seslerini hayal ediyorsunuz.

   1952 yılında yayımlanan “İhtiyar Adam ve Deniz” adlı eseri Amerikalı yazara başta Nobel olmak üzere birçok ödül kazandırmıştır. Pulitzer ödülü de bu prestijli ödüllerden biridir. Kitabında bin bir zorluklarla avladığı devasa balığı köpekbalıklarına kaptırmamak için çetin bir mücadele veren ama nihayetinde avını köpekbalıklarına kaptıran yaşlı balıkçının hikayesini anlatır.


Biyografi kategorimizde yer alan diğer içeriklerimizi de okumanızı tavsiye ederiz.

Yazar Hakkında

Arif TAN

Lisans, Dokuz Eylül Üniv. - Makine Mühendisliği Yüksek Lisans, Marmara Üniv. - MBA Doktora, Zürih Üniv. - Ekonomi (Halen) 19.10.1987 Antalya doğumluyum. Çeşitli dergi, kurum ve kuruluşlarda yazarlık yapmaktayım.

Tüm Makaleleri Göster