Asbest Nedir?

Diğer adıyla amyant, ülkemizde özellikle Diyarbakır, Eskişehir, Denizli, Bursa, Kütahya, Konya, Şanlıurfa ve Sivas bölgelerinde bulunan, fiberli yapıdaki minerale verilen isimdir. Silikat ailesinde yer alan asbest, kalsiyum-magnezyum silikat, magnezyum silikat, demir-magnezyum silikat minerallerinin yüksek basınç, sıcaklık ve kimyasal etkilere maruz kalması sonucunda meydana gelmektedir. Yapısal olarak kolayca eğilip bükülebilen, elastik davranış göstermeyen ve dayanımı oldukça düşük bir mineraldir. Genel anlamda lifli, yumuşak, ateşten etkilenmeyen, düşük ısıl iletkenliğe, düşük elektriksel iletkenliğe ve mikroorganizmalara karşı dirençli bir yapıya sahip olan asbest minerali, sahip olduğu bu özellikler sayesinde ideal bir yalıtım malzemesi olarak kullanıma uygun görülmektedir. 20. Yüzyıldan beri sıklıkla kullanılan asbestin inşaat, tekstil, gemi ve diğer üç binden fazla sanayi alanlarında kullanımı bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) asbesti, uzunluğu 5 μm dan büyük, genişliği 3 μm dan küçük olan ve boyu eninin 3 katı olan lifsi yapıdaki mineraller olarak tanımlamaktadır.

Türkiye’de Asbest

Asbest rezervleri bakımından en zengin ülkeler arasında ilk onda yer alan Türkiye, yaklaşık 29 646 000 ton asbest rezervine sahiptir. İlk asbest yataklarının işlenmesi 1921 yılının başlarında Eskişehir’de yapılmıştır. Zengin rezervinin yanında asbest madenciliğinin fazla gelişmediği bilinmekle beraber, 2000’li yılların sonlarında ortaya çıkan asbest yasaklanmaları sonucu asbest madenciliği faaliyetleri de tamamen önemini yitirmiştir.

İnsan sağlığına büyük zararları bulunan asbest minerali, özellikle 2000’li yılların başlarında yaygın olarak kullanılmaktayken; kanserojen bir madde olduğu ve çeşitli meslek hastalıklarına yol açtığı toplumun büyük bir kısmı tarafından bilinmemekteydi. Ülkemizde asbest mineralinin zararları ilk olarak, yabancı ülkelerden gelen gemilerin kendi ülkelerinde izin verilmeyen asbest söküm işlerini ülkemizde yaptırmak istemeleri ile gündeme gelmiştir.

Asbestin İnsan Sağlığına Etkileri

Lifli yapıda bulunan asbest minerali solunduğunda veya içme suyuyla vücuda alındığında başta kanser olmak üzere insan vücudu için önemli sağlık sorunlarına yol açabilirler. Asbest liflerinin solunmasıyla birlikte akciğerlerde biriken ya da lifli yapıları sayesinde akciğerlere direkt saplanan asbest mineralleri akciğer dokusuna zarar vererek kansere yol açabilmektedirler.

Asbestin yol açtığı sağlık sorunlarının ortaya çıkması için 20-40 yıl gibi uzun sürelerin geçmesi gerekmektedir. Asbestin neden olduğu en ciddi hastalıklar arasında akciğer zarı kanseri, karın zarı kanseri ya da mezotelyoma, akciğer kanseri ve akciğer iflasına neden olan asbestosis örnek olarak verilebilir. Bunların dışında akciğerde sıvı toplanması, akciğer zarında kalınlaşma, kireçlenme, akciğer dokusunda bağ dokusunun oluşması gibi durumlarda sıklıkla gözlemlenebilen asbest kaynaklı hastalıklar olarak bilinmektedir.

Asbestin direkt cilt ile teması, solunmasından veya sindirilmesinden daha az zararlı etki göstermektedir. Bunun yanı sıra sindirim yoluyla kalınan maruziyet, solunum yoluyla maruziyete göre daha az zararlı olduğu bilinmektedir. Asbest mineralinin kimyasal etkilere ve mikroorganizmalara karşı yüksek dayanımı, vücudun savunma sistemi tarafından yok edilmesini zorlaştırmaktadır. Asbestin etki derecisini belirleyen en önemli etkenler ise; asbeste maruziyet miktarı, asbeste maruziyet süresi, etkilenen kişinin yaşı, beslenme durumu, kişinin solunum hızı ve kalıtımsal özellikleridir.


Bilim kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!