Deprem, yalnızca meydana geldiği coğrafyada değil insan psikolojisinde de oldukça ciddi yıkımlar meydana getirmektedir. Depremin insan ruhsallığına olan etkileri kendini birçok şekilde gösterebilir. Uyku bozuklukları, kabuslar, insan zihninde olayın tekrar yaşanması ve gündüz düşleri bunlardan yalnızca birkaçıdır. Dehşet verici olayın yaşanmasının ardından olayı yaşayanların, olaydan etkilenme şekilleri değişiklik gösterebilir.

       Doğal afetler beklenmedik zamanlarda aniden meydana gelir. Bu denli ağır ve yıkıcı durumlar karşısında insan ruhsallığında da birtakım değişikler olacaktır. Olayın gerçekleşmesinin ardından ilk olarak şok evresi görülür. Herkeste aynı şekilde gerçekleşmemekle beraber genelde bu evrede kişi şaşkındır ve donup kalmıştır. Ardından telkine açık olunan evre gelir. Bu evrede kişi yönlendirilmeye açık ve oldukça pasiftir. Kendisinden istenen her şeyi yapmaya hazırdır. Üçüncü evre ise iyileşme dönemidir. Bu evrede duygusal denge tekrar kurulur. Kişi yaşamış olduğu stresli olaya artık eskisi gibi tepki vermez. İyileşme süreci sadece ilerlemelerden ibaret değildir. Üçüncü evrede kişinin yaşayacağı stres ve kaygı yaratan olaylar iyileşme sürecinin uzamasına sebep olabilir.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU (TSSB)

       Bazı vakalarda şiddetli stres oluşturan olaylar travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilir. Bu bozukluk geçmişte yaşanan travmatik bir olayın ardından kaygı ve uykusuzluk şeklinde kendini gösteren psikolojik bir rahatsızlıktır. Sarsıcı olay rüyalarda sıklıkla görülür. Uyanıklılık halinde bile kişi gündüz düşleriyle geri dönüşler yaşayabilir. Kişi kabuslarında olayı tekrar tekrar aynı şekilde yaşar. Birçok kişi sarsıcı olayın ardından belli bir süre anksiyete belirtileri gösterebilir. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayanlarda ise anksiyete bazen uzun yıllar devam eder. Anksiyetenin yanında yoğun sinirlilik hali de görülebilir. Maddi ve manevi birçok kaybı aynı an da vermiş olmak kişiyi öfkeli ve hırçın yapabilir. Travma sonrası stres bozukluğu günlük yaşamı da olumsuz yönde etkileyecektir. Kişi sosyal yaşamından ve sorumluluklarından kendini çekecektir.

Travma sonrası stres bozukluğu tedavi edilebilir bir psikolojik rahatsızlıktır. Tedavide çevre faktörünün büyük bir önemi vardır. Kişi iyileşme evresinde ailesinden, arkadaşlarından ve toplumdan aldığı destekle süreci başarılı bir şekilde tamamlayabilir. İyileşme süreci kişinin yaşamış olduğu dehşet verici, sarsıcı olayı kabullenmesiyle başlar. Çevresi tarafından yalnız olmadığının hissettirilmesi, onun dışında birçok kişinin de aynı sorunla baş ediyor olduğunun kişiye aktarılması önemlidir. Kişinin günlük yaşamına yeniden dönebileceğinin beklentisi verilmelidir. Aile ve arkadaş çevresinin verdiği desteğin işe yaramadığı, belirtilerin yaşam kalitesini düşürecek hale geldiği durumlarda ise bir uzmana başvurulmalıdır. Travmanın gerçekleştiği yerin yakınında ya da direkt travmanın gerçekleştiği yerde anında uygulanan tedavilerde genellikle etkili sonuçlar almak mümkündür. Travma yaratan olayı, kişi için güvenli olan bir ortamda tekrar yaşamakta başarılı bir tedavi açısından önem taşır. Olayın tekrar tekrar yaşanması kişinin yaşadığı travmatik olaya karşı duyarsızlaşmasını sağlayacaktır.  


Psikoloji kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!