İngilizce’de açılımı “Fear of Missing Out” olan FOMO, Türkçe’ye “Fırsat Kaçırma Korkusu” olarak geçmiş bir kavramdır. Bu kavram ilk kez Patrick McGinnis tarafından kullanıldı. Harvard İşletme Okulu (Harvard Business School) dergisi The Harbus’ta bulunan bir yazıda yer aldı. Kısaca, kişinin herhangi bir ortamda değilken bir şeyleri kaçırdığı için endişelenmesi durumu olan FOMO, bir tür sosyal anksiyetedir. Sürekli her ortamda olma istediğidir.

Önünüze iyi bir fırsat çıktığında bunu görememe korkusu, siz arkadaşlarınızın yanında değilken onların çok eğlendiği kaygısı gibi durumlar FOMO durumunu desteklemektedir. Ayrıca sürekli “Hayatım başka türlü olabilirdi.” diye düşünmek de sizi istemediğiniz bir psikolojik duruma sürüklemektedir.

Çevrenizdeki insanlarla birlikte vakit geçirme isteği tabi ki olağan bir durumdur. Hatta bu, psikolojik bir ihtiyaçtır. Fakat FOMO, sürekli bir şeyleri kaçırdığınızı düşünerek endişelenmenizi tetikleyen olumsuz bir durumdur.

Günümüzde teknolojinin gelişmesi, telefonların ve sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile beraber alışkanlıklarımızın da değiştiğini söyleyebiliriz. Sosyal etkileşimimiz ve sosyal hayatımız dijitale dönüştü. Açıkçası daha ucuz ve ulaşılabilir bir hal aldı. Bunun bir sonucu olarak internet ve telefon bağımlılığı (Nomofobi) gibi yeni fobilerimiz oluştu. FOMO da teknolojinin etkisi ile artmaya başladı.

FOMO Tam Olarak Nasıl Tanımlanır?

Sürekli bir halde devam eden endişedir. Bu durumu yaşayan insanlar zaman içinde anksiyeteye doğru ilerlemektedir. Diğer insanların ne yaptıklarını merak etmek, onların eğlendiğini ve inanılmaz deneyimler yaşadığını düşünmek durumu tetiklemektedir.

Örneğin pandemi döneminde olduğumuz için bir konserin sınırlı kişi ile yapıldığını ve aynı zamanda canlı yayın olarak yayınlandığını düşünelim. Bir arkadaşınız konser için bilet alabilirken siz evden canlı yayına katılıyorsunuz. Bu durumda konserden zevk alamıyor ve sürekli arkadaşınızın ne kadar şanslı olduğunu, nasıl güzel bir deneyim yaşadığını düşünüyorsanız bu tür bir depresyon yaşıyor olabilirsiniz. Bu sağlıklı bir düşünce değildir ve sizde kıskançlık duygusu oluşturmaktadır.

FOMO Sizi Nasıl Etkiler?

Aslında zamanla sizi ele geçiren bir ruh hali olan FOMO, bazı fiziksel etkiler de oluşturabilir. Örneğin terleme, kızarma, stres vb. durumlar fiziksel etkileri arasındadır. Fakat asıl önemli etki sizde oluşturduğu internet, telefon ve sosyal medya bağımlılığıdır. Bu durum aynı zamanda sizin gerçek sosyal yaşantınızı da etkiler. İnsanlarla muhabbet etmek yerine telefonunuza gömülürsünüz ve bu davranışınız insanların hoşuma gitmez.

Günlük olarak çıkan haberlere, bilgilere, filmlere ve kitaplara yetişememe endişesi sizde değersizlik, yetersizlik, yalnızlık gibi duyguların artmasına neden olur. Bu duygular sizi gerçek yaşamdan uzaklaştırır ve işlerinizin aksamasına neden olur.

Tüm bu aksamaların en büyük nedeni şüphesiz ki sosyal medyadır. Anlık paylaşım yapabildiğimiz bu mecralar kişilerde kendini değersiz ve yetersiz hissetme duygularını arttırdı. Sosyal medyada gördüğümüz hayatlar yüzünden malesef haset, kıskançlık, depresyon gibi durumlara ulaşabiliyoruz. Yaşıtlarımızın bizden daha iyi ve daha mutlu olduğunu görmek, bunu görmeye bir telefon uzakta olmak gerçekten bizi mutsuz ediyor.

Çözüm

FOMO için en etkili çözüm farkındalığımızı arttırmaktır. Örneğin bundan 50 yıl önce de insanlar sürekli bir şeyleri kaçırıyordu. Hatta bundan haberleri bile olmuyordu. İstanbul’daki birisi Londra’daki festivali, Münih’teki ise İstanbul’da yapılan bir sergiyi kaçırabiliyor ve bunlar hakkında bilgi bile edinemiyordu. Şimdi ise biz neredeyse her şeye ulaşabiliyor ve bilgi alabiliyoruz. Öncelikle bu durumu fark etmeliyiz.

Kendimizle kaliteli zaman geçirmeli ve bu durumdan zevk almalıyız. FOMO’muzu tetikleyen kaynaklardan kaçmak, bu alışkanlıkları pozitife çevirmek ve kendimize hatırlatıcılar oluşturmak da bu durumu aşmanıza yardımcı olacaktır. Örneğin sizi tetikleyen şey sosyal medya hesaplarınız ise ara ara bu mecralara mola vermeyi deneyebilirsiniz.

FOMO ve Pazarlama

Artık dijital pazarlama uzmanları dahi FOMO’yu bir satış stratejisi olarak kullanmakta ve bizde “ihtiyaç” duygusu uyandırmaktadır. Reklam sektöründeki bu güç aslında çok eskiden beri devam etmektedir. Fakat bugün özellikle genç insanlarda yeni korkular oluşturmaktadır.

Gençler arasındaki bu korku, onları istemedikleri yerlere gitmeye ve istemedikleri gibi davranmaya itmektedir. Örneğin arkadaş çevreniz bir partiye gidiyor ve siz gitmekte kararsızsınız. Fakat tüm arkadaşlarınızın çok eğleneceğini, partinin harika geçeceğini ve ertesi gün de konuşulacağını düşündüğünüzde istemeseniz bile partiye gitmek zorunda hissediyorsunuz.

Bu duygular ve düşünceler biz istemesek de reklamlar aracılığıyla bize çok kolay bir şekilde ulaşıyor. Bizim ise yapmamız gereken bunun farkında olmaktır. Emin olun o indirim yine gelecek, o fırsatlar tekrardan önünüze düşecektir. Sırf ucuz diye o tatile gitmek zorunda değilsiniz. Ya da sırf herkes istiyor diye bir filmi izlemek zorunda değilsiniz. Lütfen kendinize değer verin ve düşüncelerinize saygı duyun.


Psikoloji kategorimizde yer alan diğer içeriklerimizi de okumanızı tavsiye ederiz.

Yazar Hakkında

Sena EFENDİOĞLU

2018 yılında Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2019 yılından itibaren de Gebze Teknik Üniversitesi'nde yine kendi alanımda yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Ayrıca benimühendisim.com platformunda da sizlere kaliteli içerikler sunabilmek amacıyla yazarlık ve editörlük görevlerimi severek yerine getiriyorum. Yapay zeka teknolojileri, robotik ve mühendislik konularını ilgi alanım arasında sayabilirim. Bunlara ek olarak kişisel gelişim alanında içerikler oluşturmaya da özen gösteriyorum.

Tüm Makaleleri Göster