Roma’nın beş iyi imparatorundan üçüncüsü. Dönemin en güçlü adamı olmasının yanı sıra; iyi bir şair, başarılı bir ressam, meraklı bir gezgin ve en önemlisi de barışçıl bir Stoacı. Stoa’nın en önemli öncülerinden Marcus Aurelius’un atası. Marcus’un örnek aldığı bir ata ve dirayetli bir imparator. Dünyanın yarısına sahip olabilecek gücü elinde bulundururken, o hep barışçıl politikalar izleyerek sadece imparatorluğun sınırlarını korumacı bir siyaset izlemiştir. Publius Aelius Traianus Hadrianus. Adını diğer Stoacılar kadar sık duymasınız da Stoa’nın en önde gelen isimlerinden birisidir.

   Hadrianus, Vespasianus’un yedinci ve Titus’un beşinci konsüllüğüne denk gelen yılın 25 Ocak günü Roma’da doğmuştur. 10 yaşında babasını kaybeden Hadrianus, o zaman “praetor” ve gelecekte imparatorluk tahtına geçecek olan kuzeni Ulpius Traianus’un ve bir atlı sınıfı mensubu olan Caelius Attianus’un himayesine girmiştir. O andan itibaren büyük ölçüde Yunan sanatlarına kendini adamıştır. Bu konuya fıtraten o kadar yatkındı ki bazıları tarafından “Küçük Yunan” diye anılıyordu.

   Hadrianus 15 yaşında geldiğinde memleketine döndü ve derhal askerlik görevine başladı. Avcılık yapmaya o kadar düşkündü ki sırf bu sebepten Traianus onu memleketinden geri çağırdı ve kendi oğluymuş gibi yetiştirdi. Hadrianus çok geçmeden miras mahkemesinin on yargıcından biri yapıldı ve daha sonra da II. Lejyon’un “tribunusu”, yani “Adiutrix” oldu. Bunun sonrasında, Domitianus’un saltanatının son zamanlarında Aşağı Moesia eyaletine nakledildi.

  Rivayete göre Hadrianus burada, bir astroloji uzmanı olan büyük amcası Aelius Hadrianus tarafından daha öncesinden yapıldığını bildiği, gelecekteki gücüne dair olan kehaneti başka bir astrologdan da işitmiştir. Nerva, Traianus’u evlatlık edindiğinde Hadrianus, ordusunu tebrik etmek için gönderildikten sonra Yukarı Germania’ya sevk edildi. Nerva öldüğü zaman Hadrianus haberleri ilk veren kişi olmak için hızla Traianus’a giderken üvey kardeşi Servianus tarafından alıkonuldu. Servianus, Hadrianus’un müsrifliğini ve biriken borçlarını ifşa eden ve böylece Traianus’un ona nefret duymasını sağlayan kişiydi. Hadrianus, at arabası kasıtlı olarak bozulduğundan daha uzun bir süre boyunca alıkonulmasına karşın yayan bir şekilde yola devam etti ve Servianus’un özel muhbirinin önüne geçti. Artık Traianus’un sevgisini kazanmıştı, ne var ki Traianus’un büyük değer verdiği pedagog çocuklar sayesinde, Gallus’un destek verdiği… kurtulamadı. Hadrianus o zaman bile imparatorun kendisine karşı tutumu hakkında endişeliydi ve Vergilius’tan gelen şu kahaneti düşünüp duruyordu:

   Kimdir orada duran, zeytin dallarıyla göze çarpan

   Kutsal şeyleri taşıyan? Tanıyorum onu ak saçından

   Sakalından, Roma’nın kralıdır o; Roma’yı yasalarla

   En başında kuran, küçük Curia’nın yoksul topraklarından gelen

   Büyük bir hükümranlık kurandır o, ardından yükselecek…

   Hadrianus imparatorluk gücüne kavuşur kavuşmaz derhal ilk imparatorların ilkelerini benimsedi ve bütün dikkatini dünyadaki barışın sürdürülmesine verdi. Hadrianus, daha en başından itibaren ılımlı olmak istediğini gösterdi; saltanatının ilk günlerinde Attianus ona, imparatorluk tahtına çıkmasına muhalefet ederse şehrin başkanı olan Baebius Macer’i, o zamanlar imparatorluk tahtında gözü olduğu şüphesiyle bir adaya sürgüne gönderilmiş olan Laberius Maximus’u ve Crassus Frugi’yi idam etmesini mektup yazarak tavsiye etmesine karşın yine de hiçbirine zarar vermedi.

   Hadrianus, ününün artması konusunda öylesine istekliydi ki kendi biyografisini bile yazmıştır, bu kitabı eğitimli azatlılarına vererek kendi adlarıyla yayınlamalarını emretti. Gerçekten de Phlegon’un kitabının Hadrianus’un olduğu söylenir. İmparator, Antimachus’u taklit ederek son derece muğlak Catachannae adında bir kitap yazmıştır. Hadrianus, adına yazılmış olan bir şiire karşılık, yine şiirle verdiği cevap şöyledir:

   Ben bir Florus olmak istemiyorum, ( Ego nolo Florus esse )

   Tavernalarda dört dönecek, ( Ambulare per tabernas )

   Yemek dükkanlarında sinsi sinsi dolanacak, ( Latitare per popinas )

   Yuvarlak böceklere katlanacak… ( Culices pati rotundos )

Hadrianus, ayrıca arkaik yazıyı severdi, tartışmalarda yer alırdı. Cicero yerine Cato’yu, Vergilius yerine Ennius’u, Sallustius yerine Caelius’u tercih ederdi. Ayrıca imparator müzisyenleri, tragedya ve komedya şairlerini, dilbilimcileri ve retorik ustalarını sıklıkla onurlandırmıştır.

   M.S. 10 Temmuz 138 yılında hayata gözlerini yuman Hadriaus, boyu uzun ve görünümü güzel biriydi; saçları taranmış gibi kıvrımlıydı, yüzündeki doğal izleri gizlemek için uzunca sakal bırakırdı. Kuvvetli bir bedeni vardı, uzun bir mesafede at sürüp yürüyebilirdi, silah ve mızrak kullanarak daima kendini talim ederdi. Sık sık avlanır ve kendi elleriyle aslan öldürürdü…

Kaynaklar

Historia Augusta, Kronik Yayınları 1. Cilt

Hadrianus’un Anıları, Marguerite Yourcenar

Yazar Hakkında

Arif TAN

Lisans, Dokuz Eylül Üniv. - Makine Mühendisliği Yüksek Lisans, Marmara Üniv. - MBA Doktora, Zürih Üniv. - Ekonomi (Halen) 19.10.1987 Antalya doğumluyum. Çeşitli dergi, kurum ve kuruluşlarda yazarlık yapmaktayım.

Tüm Makaleleri Göster