İletişim, anlamamızın ve anlaşılmamızın yani çevremizle etkileşmemizin temel yoludur. Bizler, toplumun bireyleri, bu yoldan her gün tekrar tekrar geçeriz. Varlığımızın doğal bir parçası olan iletişim kurabilme yetimiz, yol boyunca bize eşlik eder ve yolculuğumuzun kalitesini belirler. Kaliteli iletişim kurabilmemizi, iyi bir iletişimci olabilmemizi sağlamak da iletişim kurabilme yetimizi geliştirmekten geçer.

İletişim kurarken kimi zaman anlatır kimi zaman da dinleriz. Dinlerken verdiğimiz tepkiler, söylediğimiz sözler anlatanı da yönlendirir. Söylediklerimizin ötesinde bir mesaj da içerir çünkü sözlerimiz.

Farkında olarak veya olmayarak ilettiğimiz bu mesajlar bazen anlatıcıyı teşvik eder bazen de bizimle daha az paylaşmalarına neden olur. Anlatıcının içine kapanmasına, iletişimin kopmasına sebep olabilir. Bu yazımızda paylaşımı azaltan bu ifadelerin bazılarını kaleme aldık. Tahmin edebileceğiniz pek çok mesajı içeren bu örneklerin bazıları, iyi bir iletişim sağlayalım derken aksi yönde adımlar atabileceğimizi bizlere gösterecektir.

Emir Cümlelerinin Kullanılması

Emir kipi ile kurduğumuz cümleler, aramızdaki iletişimi güce dayalı ve kontrole edici bir bakış açısıyla sürdürdüğümüzü hissettirir. Karşılıklı bir anlaşma sağlamayan bu iletişim şekli, karşımızdaki ile empati kurabildiğimizi veya onları anlayabildiğimizi anlatabilme özelliğinden mahrumdur. Bu durum iletişimin ilerlemesini çoğu zaman engelleyebilir ve başarılı bir iletişim örneği oluşturmazlar.

Uyarıların ve Tehdit İçerikli İfadelerin Kullanılması

Şunu yaparsan başarılı olamazsın, böyle davranırsan daha çok üzülürsün, Onu yersen daha sağlıksız olursun… gibi ifadeler karşımızdaki bireyin olumsuz ihtimalleri fark etmesine yardımcı olmaz, onların gözünü açmaz. Birey bize karşı bir direnç oluşturabilir ve söylediklerimizi kabul etmek istemeyebilir. Bu durum bir tarafın kendisini iletişime kapatmasıyla sonuçlanabilir.

Ahlaki Olarak Değerlendirme, Vaaz Verme

İletişim halinde olduğumuz bireye neyi, nasıl yapması gerektiğini veya nasıl hissetmesi gerektiğini söylemek; bir zorunluluk, görev algısı oluşturabilir. Bu algı bireyin kendisini ve kendi fikirlerini daha büyük bir istekle savunmasına ve söylenenlere direnmesine neden olabilir. Bireyin savunmasına rağmen kendisini suçlu hissetmesine sebep olabilir. Tüm bunlar iletişimin ilerleyememe riskini oldukça artırır.

İsim Takma, Etiketleme

Bireyleri söylemlerine göre etiketlemek, yakıştırmalarda bulunmak kendilerini diğer bireylerden aşağıda hissetmelerine neden olabilir. İncitici olabilecek yakıştırmalar; bireyin alınmasına, aradaki iletişimin bir tartışmaya hatta bazen bir kavgaya dönüşmesine sebep olabilir.

Yargılama ve Suçlama

Yargılayıcı veya suçlayıcı ifadeler bireyin yetersiz hissetmesine ve değersiz olduğunu düşünmesine neden olabilir. Birey kendisini aynı şekilde yargılayabilir ve kendisine dair algısı bu yönde değişebilir. Bu tutumla karşılaşan bireyler çoğunlukla aynı şekilde karşılık verir ve suçlamalarda bulunmaya başlarlar. Bu noktada iletişim her iki birey tarafından zedelenmeye başlar ve verimli olma ihtimalini gittikçe yitirir.

Çelişme ve Öğretme

İnsanlar genellikle hatalı olduklarını duymayı sevmezler. Aynı fikirde olmadığımız kişileri bazı gerçeklerle, kendi fikirlerimizle veya birtakım bilgilerle etkilemeye çalıştığımızda kendimizi daha üstün gördüğümüz fikri oluşabilir. Bu fikir karşımızdaki bireyin incinmiş hissetmesine ve kendi fikirlerini, gerçekleri göz ardı etme pahasına savunmasına neden olabilir.

Destek Olma

Olumsuz diye nitelendirdiğimiz duygularını veya düşüncelerini paylaşmakta olan bir bireye olumlu şeyler söylememizin genellikle faydalı olacağını düşünürüz. İyimser söylemlerimiz, bireyin kendisine dair algısıyla uyuşmadığında durumu inkar ettiğimizi veya kabul edemediğimizi düşündürebilir. Birey bizi dinlerken ifadelerimizi samimiyetsiz bulabilir. Olumlu kanılara hızlı bir şekilde ulaştığımızı düşünen birey, kendisi hakkında kolayca olumsuz çıkarımlar da yapabileceğimiz düşünebilir.

Analiz Etme

Bazen bize söylenenlere dayanarak iletişim kurduğumuz bireyin motivasyonunu analiz eder ve o birey hakkında bazı sonuçlara ulaşırız. Bu tavrımız karşı tarafa ‘Ben seni tamamen çözdüm.’ mesajını iletebilir ve çıkarımımız doğru ise birey açığa çıktığını hissederek utangaç bir ruh haline bürünebilir. Çıkarımımız yanlış ise, ki çoğu zaman öyledir, birey öfkelenebilir ve bizimle kurduğu iletişime direnç gösterebilir.

Sempati Duyma ve Güven Aşılama

Duygularından, karşılaştığı zorluk ve problemlerden bahseden bir bireye güven aşılayarak, sempatiyle yaklaşarak sorunlarını onlara daha küçükmüş gibi göstermeye çalışırız. Böylece daha iyi hissedeceklerini varsayarız ancak bu varsayım her zaman doğru değildir. Bu davranışımızın nedeni özünde iyi hissettirmek değil iyi hissetmektir. Karşımızdakinin acılarını dinlemek bizi huzursuz eder ve bu durumdan kaçınmak isteriz. Bu esnada iletişim kurduğumuz kişi yeterince anlaşılmadığını ve bahsettiği hislerinin kabul edilmediğini düşünebilir. Biz olumsuz şeyleri onun gözünde küçültmeye çalıştıkça o, duygularının ‘abartılı’ olduğunu ima ettiğimizi hissedebilir. Bu durumda daha fazla paylaşımda bulunmak istemeyebilir.

Görmezden Gelme, Saptırma, Oyalama

Bazen karşımızdakini üzen bir konu konuşulurken konuyu değiştirir, bir espriyle geçiştirir veya hiç duymamışız gibi davranabiliriz. Onun dikkatini başka bir şeye yönlendirerek daha iyi hissetmesini sağlamaya çalışırız. Her ne amaçla olursa olsun bu gibi tutumlar konuyla ilgilenmediğimizi ifade eder. Bize anlatılmakta olan duygulara saygı duymadığımızı bile düşündürebilir. İletişim halinde olduğumuz bireyin reddedilmiş hissetmesine neden olabilir. Yaptığımız bu dikkat dağıtma oyunu bazen anlık olarak başarılı olmuş gibi görünse de kabullenilmeyen duygular tekrar tekrar gün yüzüne çıkar. Bize iletilen bu mesajları devamlı olarak göz ardı etmek ise iletişimi ciddi anlamda zedeleyebilir.

Tüm bu mesajları ve bu mesajların iletişimi neden engelleyebileceğini düşündüğümüzde etkili bir iletişimin ancak anlayarak, anladığımızı göstererek, karşımızdakinin duygu ve düşüncelerine saygı göstererek sağlanabileceği açıktır. Burada değinilsin veya değinilmesin, bu kriterlere bağlı kalarak bizler de farklı tutumlarımızı ve ifadelerimizi değerlendirebiliriz. İletişim kurarken, dinlerken veya konuşurken kendimizin ve verdiğimiz mesajların farkında olmaya çalışabiliriz. Hepimiz daha iyi birer iletişimci olabiliriz.

Kaynak

Making the Patient Your Partner, Chapter 4

Kişisel Gelişim kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!