Gerçekten de bir kelebeğin kanat çırpışı bir ülkede kaosa sebep olabilir mi? Sadece bir teori mi, yoksa bizi kaçınılmaz olan bir son mu bekliyor? Peki, nedir bu “Kelebek Etkisi”, nasıl ortaya çıktı, kafanızdaki tüm sorulara bir yanıt bulabilmek için gelin birlikte bu konuyu inceleyelim.

“Kelebek Etkisi” Fikri Nasıl Ortaya Çıktı?

Bu fikir ilk olarak 1963 yılında Amerikalı MIT meteoroloji profesörü ve matematikçi olan Edward Norton Lorenz’in hava durumu tahminini modellemek için yaptığı bir deneyde ortaya çıktı. Lorenz bilgisayarında küresel iklim modelleri çalıştırıyordu ve bir hesap yapabilmek amacıyla ilk olarak 0,506127 sayısını, ikinci olarak da 0,506 sayısını referans aldı. Fakat bu iki sayı arasındaki binde birlik farkın, sonuçları büyük ölçüde etkilediğini fark etti. Sonuçlar Lorenz’in oldukça ilgisini çekti ve hava gibi büyük karmaşık sistemlerin hassas bağımlılığını ortaya koyacak matematiksel bir açıklama yaratmaya başladı.

Hassas bağımlılık, sistemin gelişiminin çok sayıda faktöre bağlı olduğunu anlatır. Araştırmalarını basite indirgemek amacıyla Lorenz o zamandan beri hala tartışma konusu olan “Kelebek Etkisi” açıklamasını yaptı. Kelebek Etkisi demesinin nedeniyse yapmış olduğu araştırmalardaki referans sayılarının arasındaki binde birlik farkın, bir kelebeğin kanat çırpmasının oluşturduğu rüzgar ile aynı olasılığı ifade etmesinden dolayıdır.  Bu da demek oluyor ki lineer (doğrusal) sistemlerde girdilerdeki en ufak bir değişim çıktılarda çok büyük sonuçlar doğurabilmektedir. Yani dünyanın bir tarafından kanat çırpan bir kelebek, dünyanın başka bir tarafında kasırgaya yol açabilmektedir. Kaos Teorisi’nden evrilen bu terminoloji yapılan her şeyin sonsuz olan bu evrende bir etkisi olduğunu savunur. Doğruluğu hala bilinmeyen bu terminoloji, bir teori olarak kalmıştır ve günümüz bilim insanlarınca hala bir merak konusudur.

Geçmişten günümüze ise Kelebek Etkisi’ne örnek olan birçok olaylar zinciri yaşanmıştır. Bu olaylar zincirinde Yahudi Soykırımı bilinen en büyük etkidir. 1905 yılında genç bir adam Viyana’daki Güzel Sanatlar Akademisi’ne başvurur ve maalesef ki reddedilir. Bu hevesli sanat öğrencisi, reddedilmesinden sonra şehrin gecekondu mahallelerinde yaşamak zorunda kalır ve büyük bir Yahudi düşmanlığı ile büyür. Sanatçı olarak hayallerini yerine getirmek yerine Alman ordusuna katılır ve kanlı bir tarih yazarak unutulmaz olur. Bu kişi Adolf Hitler’dir. Gerçekten de sanatçı olabilseydi kanlı bir tarih yazılmayacak mıydı? Ya da Avusturya veliaht prens Arşidük Franz Ferdinand öldürülmeseydi 4 yıl süren ve 16 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açan I.Dünya Savaşı olmayacak mıydı? Yoksa bunlar sadece birer metafor mu?

Hayatta gerçekleşen her durum, yapılan her eylem değerlidir. Ne demişler, “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir süvariyi, bir süvari bir bölüğü, bir bölük bir ülkeyi kurtarır.” Hepimiz birer kelebeğiz ve yaptığımız her şey geniş kapsamlı yansımalara sebep olabilir. Dünyada görmek istediğiniz değişim olmanız dileğiyle.

Nedir? kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederim !

Yazar Hakkında

Aleyna BAYKAL

benimühendisim de serbest konulu içerikler üreten bir yazarım, bunun yanı sıra sayfa da editörlük yapmaktayım. Lisans eğitimimi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünde tamamlamış bulunuyorum. İlgi alanlarım ise psikoloji, kozmoloji ve tarihtir.

Tüm Makaleleri Göster