Gelmiş geçmiş en büyük heykeltıraş, ressam ve mimarlardan birisi desek yanlış olmaz. İtalya’da başlayıp sonra tüm dünyayı etkileyen Rönesans döneminin en büyük sanatçılarından birisi. Yaptığı heykellere bakıldığı zaman, en ince detaylarına kadar bize adeta heykelin ruh halini yansıtacak kadar, detaycı bir usta. Döneminin bir çok önemli kiliselerinde ve soylu villalarında onun ve ekibinin eserleri var. Kimi zaman duvarlara yaptığı freskler, kimi zaman bahçe peyzajını süsleyen temalı heykelleri ile aynı zamanda döneminin en önemli mimarlarından birisidir. Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, İtalyan sanatçı ve mimarın eserleri, halen bugün dahi bir çok mimar ve sanatçıya ilham olmakta ve sanat tarihçileri tarafından tekrar tekrar yorumlanmaktadır. Günümüze kadar gelen bir çok eserinin replikaları dahi sanatseverler tarafından büyük rağbet görmektedir.

   Rönesans’ın en ünlü sanatçılarından Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, altı kardeşin ikincisi olarak 6 Mart 1475’te Toskana’daki  Arezzo yakınlarında, günümüzde Caprese Michelangelo adıyla anılan bir köyde doğdu. O sıralarda babası Ludovico di Leonardo Buonarroti Simoni, bölgenin idari amirlerindendi. Buradaki görevi sona erdikten sonra karısı Francesca di Neri del  Miniato di Siena’yla ve çocuklarıyla birlikte Floransa’ya döndü. Ancak maddi sorunlar yaşamaya başlayan Ludovico, küçük Michelangelo’yu Settignano’da bir taş ustası ile karısının yanına gönderdi. Bu aileyle yaşarken sık sık taş ocağına giden Michelangelo, orada çalışanları izler, taşlarla oynardı. Dolayısıyla ileride yazacağı sonelerinde de değineceği gibi, çocukluğuyla ilgili anıları genellikle taşlarla, mermerlerle ilgiliydi.

   Henüz altı yaşındayken annesini kaybeden Michelangelo bir yıl sonra Floransa’ya çağrıldı ve okula gönderildi. On yaşındayken gramer ve Latince dersleri almaya başladı. Bu esnada, yalnız, içine kapanık bir karakteri olan Michelangelo’nun resme duyduğu ilgi ve beceri arttı. Michelangelo on üç yaşındayken Domenico ve David Ghirlandaio’nun (1449-1494) atölyesine çırak olarak girdi. Ghirlandaio dönemin önemli fresk ustalarından biriydi. Portre, figür, persfektif gibi hususlarındaki yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekiyordu. Üstelik Floransa’daki en büyük atölye bu iki kardeşinkiydi. İtalyan Rönesans’ında Floransa ekolünün temsilcilerinden olduğu gibi ekolün anlayışını da değiştiren Domenico Ghirlandaio, Michelangelo’ya fresk tekniğini ve heykeltraşlığı öğretti.

   Domenico Ghirlandaio, dini figürlerin portrelerini sıradan insanlar gibi betimleyerek dönemin ruhuna hakim hümanizmi sanatına yansıtıyordu. Michelangelo’yu derinden etkileyen bu durum, tıpkı ustası gibi onu da Kuzey resmini araştırmaya yöneltti. Bu araştırmaları sırasında Alman ressam ve gravür sanatçısı Martin Schongauer’ın (1440-1491) gravürlerinden birine rastlayan Michelangelo, bu eserden esinlenerek bilinen ilk resmini, Aziz Antonius’un Azabı’nı yaptı.

   Henüz on üç yaşındayken yaptığı bu eser, derinlik yanılsamasıyla ve heykelsi formlarıyla Michelangelo’nun ileride nasıl bir sanatçı olacağına dair tüm ipuçlarını veriyordu.

   Michelangelo, büyük usta Ghirlandaio’nun atölyesinde sanatsal anlamda hızla gelişti. Dönemin en ünlü mesenlerinden, Floransa’nın yöneticilerinden Medici ailesinin üyesi Lorenzo de Medici (1449-1492), Ghirlandaio’dan en değerli iki öğrencisini evinde çalışmaya göndermesini istediğinde büyük ustanın aklına hemen o sırada on dört yaşında olan Michelangelo geldi.

Medici’nin evinin bahçesi için heykel yapan ekiple çalışmaya başlayan Michelangelo, bu ekipte yer alan ve Donatello’nun öğrencilerinden olan heykeltıraş Bertoldo di Giovanni (yak.1420-1491) ile tanıştı. Pek çok kişinin bronz döküm Sultan II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) madalyonunu yapan kişi olarak tanıdığı bu usta heykeltıraştan heykelin tüm inceliklerini öğrendi. Hatta Bertoldo’nun diğer öğrencilerini kıskandıracak kadar iyi çalışmalar yapmaya, dikkatiyle diğer öğrencilerini kıskandıracak kadar iyi çalışmalar yapmaya, dikkatiyle herhangi bir eserdeki tüm detayları anında yakalamaya başladı. Öyle ki bu öğrencilerden Pietro Torrigiano (1472-1528) ile birlikte Masaccio’nun fresklerini incelemeye gittikleri bir gün, Michelangelo’nun eleştirileri yüzünden ikili aralarında ciddi bir kavga çıktı. Torrigiano attığı yumrukla Michelangelo’nun burnunu kırdı. Sanatçının günümüze ulaşan portrelerine bakıldığında bu kavganın izi olan eğik burnu hemen göze çarpmaktadır.

   Bugün halen sanatçının tekniği, detaycılığı birçok heykeltıraşa, ressama ve mimara ilham kaynağı olmaktadır. Günümüzdeki çoğu mimari projede Michelangelo’dan esinlenen mimarlar, Rönesans esintileri ile modern mimariyi birleştirerek etkileyici eserler ortaya çıkartmaktadırlar.

Kaynaklar

Sanatın Büyük Ustaları (1) – Michelangelo

Rönesans Dünyası – Susan Wise Bauer

Rönesans ve Barok –   Heinrich Wölfflin

Fikir ve Sanat kategorisinde bulunan diğer yazıları da okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Arif TAN

Lisans, Dokuz Eylül Üniv. - Makine Mühendisliği Yüksek Lisans, Marmara Üniv. - MBA Doktora, Zürih Üniv. - Ekonomi (Halen) 19.10.1987 Antalya doğumluyum. Çeşitli dergi, kurum ve kuruluşlarda yazarlık yapmaktayım.

Tüm Makaleleri Göster