“Kişinin kendine dışarıdan bakmasını öğrenmesi gerek.”

Amerikalı psikiyatrist ve yazar Irvın David Yalom bu romanıyla bizi, yine insan psikolojisinin derinliklerinde bir yolculuğa çıkarıyor. Bu defa başrolde bir kurgu kahramanı değil, ünlü filozof Friedrich Wilhelm Nietzsche vardır. Roman kahramanlarımız gerçek olsa da hikaye tamamen kurgudur. Dönemin ünlü şahısları Josef Breuer, Sigmund Freud ve Lou Andreas- Salome ise kitabın yan karakterlerini oluşturur.

“Umutsuzluk, kişinin kendi farkındalığı için ödediği bedeldir. Hayata derinlemesine bakın, her zaman umutsuzluk bulacaksınız.”

Hikaye genellikle 19. yüzyıl Avusturya’sının Viyana şehrinde geçiyor. Doktor Josef Breuer ile filozof Friedrich Nietzsche birbirlerinin hayatlarına dahil olarak zaman içerisinde birbirlerine yol gösterici olurlar. Bir arada yaptıkları sohbetler sonucunda, bu iki deha insanın düşünme ve analiz yetisi onlara bambaşka bir farkındalık kazandırır. Psikanalizin öncülerinden Josef Breuer kariyerinin en üst noktasındadır. Henüz hak ettiği üne sahip olamamış filozof Friedrich Nietzsche ise umutsuzluğun ve intiharın eşiğinde yaşayan, şiddetli baş ağrıları ve nöbetler geçiren kendi bakış açısıyla umutsuz bir vakadır. Hayata, Tanrı’ya içinde umut barındıran hiç bir düşünceye bağlılığı olmayan filozofu bu derin iç dünyasından kurtarmak gerekiyordu. Lou Salome , Nietzsche’ye filozofun kendisinden daha çok inanıyordu ve yardım etmesi gerektiğini düşünüyordu. Zamanın en başarılı doktoru olan Breuer’e durumu detaylıca anlatan bir mektup yazar ve ondan bu görüşmeyi saklı tutarak Nietzsche ile görüşmesini ister.

Mesleğini ve evliliğini tehlikeli bir duruma sokan Dr. Breuer hastası olan Bertha ile tek taraflı yaşadığı duygusal bağlılık sonucunda, bu durumdan kurtulmak için Salome’nin güzelliğine karşı koyamaz ve görüşmeyi kabul eder. Fakat Nietzsche zor ve içine kapanık bir karakterdir. Yoğun bir aşk acısı ve ihanet duygusu altında ezilmektedir. Salome’nin Nietzsche’yi ikna edip Breuer’e göndermesiyle kendisini ve hayatı baştan sorgulamasına neden olan görüşmeler başlar. İlk başlarda tek taraflı terapi gibi görünen görüşmeler zaman içerisinde karşılıklı bir hal alır.

“Arzuya arzudan daha çok aşık!”

Nietzsche Ağladığında romanı kendisiyle ve hayatla yüzleşmekten korkmayanlar için, derin sorgulamalara ve düşüncelere sevk eden, zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız bir roman. Sizi 19. yüzyıla hikayesi kurgu, kahramanları gerçek olağanüstü bir hikaye bekliyor.

Kitap Önerilerim kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederim !