Pandemi döneminde virüsün yayılmasını önlemek amacıyla taktığımız maskeler cildimizde alerji ve akne problemleri yaratabiliyor. Aynı zamanda ellerimizi uzun süreli yıkamak ve sürekli kullandığımız kolonya ve dezenfektanlar ellerimizdeki derinin pH dengesini bozabiliyor. Peki  için ne yapmalıyız ? Bu dönemde cildimizi bu gibi problemlerden nasıl koruyacağız ?

Sağlıklı bir cilt denilince nemli, parlak, pürüzsüz ve ton farklılıkları olmayan bir cilt bekliyoruz. Cildimizin sağlıklı yapısının korunması deri üstünde bulunan asit manto ile sağlanıyor. Bu asit manto dediğimiz yapının içeriğinde cildimizin ürettiği sebum salgısı ve ter bulunuyor. Cildimizin sağlıklı pH değeri olan pH 5.5 değerinde kalmasının sebebinin bu asit manto olduğu söyleniyor. Bu duruma bakarak sağlıklı bir cildin hafif asidik değerde olduğunu söyleyebiliyoruz.

Ciltteki bu pH dengesinin bozulması kuruma, egzama, kırışıklıklarda artış, akne gibi problemleri beraberinde getirebiliyor. Aynı zamanda bu bozulmalar sonucu derimizde oluşan çatlaklar, bizim farklı enfeksiyonlara ve güneş ışınlarına karşı hassasiyetimizi de arttırabiliyor. Bu nedenleri göz önünde bulundurarak dermatologlar cilt temizliğinde ve nemlendirmesinde kullanılacak ürünlerin sağlıklı cilt için gerekli pH değeri olan 5.5’i sağlamaları gerektiğini söylüyorlar.

Hala süren, belki de uzun dönemler sürmeye devam edecek olan pandemi döneminde sıkça kullandığımız sabunların pH 11 değeri ve kolonyaların ise pH 2,5 değeri cildimizin koruyucu tabakasına zarar verebiliyor. Bu yüzden cildimize pH 5.5 değerine uygun yıkama ve nemlendirme ürünleriyle her gün düzenli bakım yapılması öneriliyor. Yıkamak; cildimizin asit mantosunu yenilemek, cildin gözeneklerinin açılarak temizlenmesi için gerekli bir adım.

Ama her şeyin aşırısının zarar olduğunu biliyoruz. Cildimizi çok sık yıkamak, aşırı ovalamak, cildi tahriş edici peelingler kullanmak da cilt pH dengesini bozuyor ve cildin daha asidik hale gelmesine yol açabiliyor. Aynı zamanda sabunların da cildimizin nem ve yağ dengesini bozup cildimizi daha alkali bir hale getirdiği söyleniyor. Eğer derimizin pH dengesini bozarsak derideki kolajen yapımı azalabiliyor. Bu da kırışıklıkların daha erken ortaya çıkmasına, cildin sıkılığının ve canlılığının daha erken kaybolmasına yol açabiliyor. Bu nedenle dermokozmetik ürünleri seçerken “pH 5.5 değerine uyumludur” ibaresini aramalıyız. Çünkü bu ürünler ideal pH değerimizin korunmasını, cildimizi temizleyip onun zararlı dış etkenlere karşı daha dirençli hale gelmesini sağlıyor.

Maskeyle Dolaşırken Cildimizi Nasıl Koruyacağız?

Zorunlu olarak maske takmamız gereken bu dönemde yüzümüzün bir kısmı güneşten korunuyor olsa da açıkta kalan kısımlarımız güneşten dolayı yıpranabiliyor. Güneş; yüzde lekelere, gözeneklerin belirginleşmesine, kırışıklıklara, derinin elastikiyetinde bozukluğa, deri kanserlerine neden olabiliyor. Bu gibi nedenler yüzünden güneşten koruyan kremlerin kullanmak kanserleri, yaşlanmayı, ve kırışıklıkları önlemeye yardımcı olduğu söyleniyor. Aynı zamanda güneş gözlüğü kullanmak da önem arz ediyor. Gözümüzün çevresindeki deri çok incedir ve çok çabuk etkilenir. Bu yüzden göz çevresine sürülecek ürünlere ekstra özen gösterilmesi gerekiyor. Çünkü sürülen bu kozmetiklere bağlı gelişen alerjiler önce göz çevremizde kendini belli edebiliyor. Hem göz sağlığı hem de göz çevresinin derisinin sağlığı için göz doktorunuzun önerdiği güneş gözlükleri ve dermatologların önerdiği güneşten koruyan kremleri kullanmak korunmada önemli rol oynuyor.

Maske Kullanımı Ciltte Hangi Problemlere Yol Açabilir?

Akneler

Maskeler yüzümüzün sürekli nemli, terli olmasına ve cildimizin hava alamamasına neden olabiliyor. Özellikle yağlı ciltlerde bu problem, çok daha fazla soruna yol açabiliyor. Yağın artmasıyla beraber gözeneklerin kapanması ve sonuçta akne (sivilce) oluşumuna yol açabiliyor.

Sivilce oluşumundan kaçınmak için, cildimizi her gün uygun bir temizleyiciyle temizlemeliyiz. Nemlenen maskelerimizi gün içerisinde mutlaka değiştirmeliyiz. Haftada bir peeling yaparak gözeneklerimizi açıp akne oluşumunu engellemeye yardımcı olabiliriz. Bununla birlikte maskemizin iç kısmına, kullandığımız sivilce önleyici tonikleri sıkmak da maske kaynaklı oluşan sivilcelerden korunmamıza yardımcı olabilir.

Rozasea (Gül Hastalığı)

Maskeler yüzümüzde sıcaklık artışına sebep olabiliyor ve bunun sonucunda ‘Gül Hastalığı’ adıyla da bilinen rozasea hastalığının oluşumuna yol açabiliyor. Yüzde damarlanma artışı, yaygın kızarıklıklar, ve artan sivilcelerle kendini gösteren bu hastalık birçok insanın hayatını olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Rozasea hastalığından kaçınmak için, sıcak saatlerde mümkün olduğunca evden çıkmayıp daha serin alanları tercih etmeliyiz. Olabildiğince maske takacağımız ortamlarda bulunmamalıyız . Aynı zamanda baharatlı yiyeceklerden ve alkolden uzak durmalıyız.

Kistler

Maskenin etkisiyle yüzde artan terleme sonucunda ter bezlerimiz tıkanabiliyor. Bu da ter bezlerinde bazen şeffaf su kesecikleri şeklinde ya da milia kistleri ,halk arasında isilik olarak da bilinir, şeklinde kist oluşumuna sebep olabiliyor.

Terlediğiniz zamanlarda eğer yüzünüzü yıkama imkanınız yoksa suyla ıslatılmış bir peçete ya da havluyla yüzünüzü silmeniz bu bezlerin tıkanmasını önlemeye yardımcı olacaktır.  Aynı zamanda kist oluşan bölgelere birkaç dakika buz uygulamanız da kistlerin oluşmasını önlemeye ve oluşan kistleri geçirmeye yardımcı olur.

Yağlı Egzama (Seboreik Dermatit)

Yağlı egzama; şu an da özellikle maske altında kalan kısımlarda (burun kenarları, ağız çevresi, çene) kaşıntı, pullanma ve kızarıklıklarla kendini gösteren bir hastalıktır.

Bu hastalıktan kurtulabilmek için yüzümüzü her gün düzenli olarak yıkamalıyız. Aynı zamanda ılık suda bir çorba kaşığı balı eritip egzama gördüğünüz bölgeye bir pamuk yardımıyla uygulamanızın da yardımcı olabildiği söylenmektedir.

Yağlı egzama hastalığına ben de uzun yıllar boyunca maruz kalmış biri olarak, bu süreçte yüzüm için doktor tavsiyesiyle Yves Rocher markasının hassas ciltlere özel serisini düzenli bir şekilde, günde iki kere kullanmıştım ve gerçekten cildime iyi geldiğini düşünüyorum. Böyle bir problemle karşılaşırsanız bu gibi hassas ciltlere özel serileri kullanmanızı tavsiye edebilirim.

Alerji

Maske kumaşlarına karşı cildimiz alerjik reaksiyonlar gösterebiliyor. Bu da ciltte kaşıntı ve pullanma gibi sorunları beraberinde getirebiliyor.

Bu sorunla mücadele etmek için de uzmanlar maskenizin altına pamuklu kumaş maske takıp, normal maskeyle cildimiz arasındaki teması kesmemizi öneriyor. Bu da maske kaynaklı alerji riskini ortadan kaldırmaya yardımcı olabiliyor.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Sağlıklı bir cilt için yapmanız gereken ,bütün bunların yanı sıra, günde en az 2,5 litre su tüketmek, cildi gerekli vitaminlerle desteklemek ve düzenli egzersizler yapmaktır. Siz kendinize, cildinize ne kadar iyi bakarsanız cildinizin de sizin verdiğiniz emeğin karşılığını vereceğine emin olabilirsiniz.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. 🙂


Sağlık Bilimleri kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!