Stefan Zweig, 1881 yılında Avusturya- Macaristan’da dünyaya geldi. Varlıklı bir aileye sahip olan Stefan’ın babası tekstil üreticisi, annesi ise bir bankacının kızıydı.

Eğitim Hayatı

Stefan Zweig, sahip olduğu imkanlar doğrultusunda kaliteli bir eğitim aldı. Edebiyat ile küçük yaşta tanıştı ve Viyana Üniversitesi’nde felsefe okudu. 1904 yılında da “Hippolyte Taine Felsefesi” üzerine hazırladığı bir tez ile doktora derecesini aldı. Aynı zamanda Viyana’nın ana gazetesi olan Neue Freie Presse‘de literal editör olarak çalıştı. Gazetede çalıştığı dönemde yazdığı denemeleri de yayımladı.

Küçük yaştan itibaren güzel bir eğitim alan Stefan, birçok dil (İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca) öğrendi. Bu durum ona farklı ülkelerdeki yazarların eserlerine ulaşma imkanı sağladı. Ayrıca onu edebiyat alanında oldukça geliştirdi. Bu sayede farklı dillerdeki eserleri Almanca’ya tercüme etme işini deneyimledi.

Yaşadığı döneme göre lüks bir hayata sahip olan yazar, 1907 ile 1909 yılları arasında bazı Hint adalarını ve Kuzey Hindistan’ı ziyaret etti. 1912’de ise Amerika’ya seyahat ederek çok farklı kültürleri tanıdı. Ayrıca bu seyahatlerinde birçok yazar ve sanatçı ile tanıştı.

1.Dünya Savaşı Dönemi

1.Dünya Savaşı’nın başlaması ile Viyana’ya geri dönen Stefan Zweig gönüllü olarak orduya katıldı ve savaş arşivinde memur olarak çalıştı. İlk başta savaşı desteklese de yaşanan acılara tanık oldukça savaş karşıtı bir tutum sergilemeye başladı. Bu tutumunu o dönemde yazdığı eserlerine de yansıttı. 1917 yılında ise önce askerlikten muaf tutuldu ve sonra da görevden tamamen alındı. Bu olay ile birlikte gazetedeki işine geri döndü. Sonrasında da savaşta tarafsız ve hümanist görüşlere sahip olduğunu ilan ederek İsviçre’ye taşındı.

Savaşın bitmesiyle beraber Avusturya’ya geri dönen yazar, 1920 yılında ilk eşi Frederike von Winternit ile evlendi. 20 yıl boyunca Salzburg’da yaşadı ve bu yıllar onun en verimli yıllarıydı. “Paschinger Schlössl” adıyla bilinen köşkünü de bu yıllar içinde satın aldı. Köşkte yaşarken birçok eser tamamladı ve bu sayede edindiği dostlarını da köşkünde ağırladı.

Ayrıca bu dönemde Balzac, Dickens ve Dostoyevski hakkında incelemeler yaptı. Bu çalışmaları Hölderlin, Kleist ve Nietzsche ile devam etti. Casanova, Stendhal ve Tolstoy üzerine yaptığı incelemesi ise 1928’de yayımlandı. Tarihsel kişilikleri ve bilim insanlarını inceleyen güzel eserler verdi.

Daima Avrupalılık fikrini savundu ve bu konu ile ilgili makaleler yayınladı. 1927 yılında Almanya’da “Duygu Karmaşası”, “Yıldızın Parladığı Anlar” ve “Tarihsel Baş Minyatür” adlı eserlerini oluşturdu. Yine aynı yılda “Rilke’ye Veda” başlıklı konuşmasını yaptı.

1928’de Tolstoy’un 100. doğum yıldönümü kutlamalarına katılmak için, Sovyetler Birliği’ne gitti. Maksim Gorki’nin vesile olmasıyla eserleri Rusça’ya tercüme edildi.

Sürgün

1933 yılında Adolf Hitler ile Nasyonal Sosyalizm yayılmaya başladığında Yahudi bir yazar olan Stefan Zweig kara listeye alındı. Bu görüşe uymayan kitaplar arasında onun eserleri de yakıldı. 1934’te Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere’ye yerleşti. Bu esnada “Rotterdamlı Erasmus’un Zaferi ve Trajedisi” isimli eserini tamamladı.

“Bir nefretin çift taraflı ağırlığıyla yere serilmiş durumdayım, savaşa neden olan Almanya’ya duyduğum nefret ve savaşın galibi olan Avusturya’daki Yahudilere duyduğum nefret benim gibi insanları yok edecek, yaşamak için birazcık hava bile bırakmayacaklar. Peki, nereye kaçmalı? Dünya bize kapılarını kapatacak, bense yabancı ve düşman olarak hor görüleceğim bir devletin tutsaklığında yaşamayı istemiyorum.”

Stefan Zweig

1937 yılında eşinden ayrıldı ve bir yıl sonra sekreteri Lotte Altmann ile birlikte Portekiz’e gitti. Dünya’nın içinde bulunduğu durumu göz önüne alarak İngiliz vatandaşlığına müracaat etti. 1939’da ise Lotte Altmann’ı ilham alarak yazdığı “Sabırsız Yürek” adlı romanı yayımlandı. Sonrasında da Altmann ile İngiltere’nin Bath şehrinde evlendi. 1940 yılında da İngiliz vatandaşı oldu.

Hitler ordusunun Avrupa’ya ilerlemesiyle birlikte sırasıyla New York, Arjantin, Paraguay ve Brezilya ülkelerinde yaşadı. 1941’de yayınladığı “Brezilya-Geleceğin Ülkesi” isimli kitabı ile birlikte de Brezilya’ya yerleşme karar verdi. Burada en önemli eserlerinden biri olan “Satranç” isimli kitabını yazdı.

Stefan Zweig ve Eşinin İntiharı

Yıllarca oradan oraya savrulan bu hayat hikayesinde karamsar ve umutsuz olan yazar, 22-23 Şubat 1942 gecesinde eşi Lotte ile birlikte aşırı doz veronal alarak intihar etti. Bu olaydan sonra Brezilya’da yaşadığı ev, müze haline getirildi. Avrupa’nın içinde olduğu duruma üzülmesi ve Hitler rejiminin verdiği karamsarlıkla intihar eden yazar, geride bıraktığı mektubun son satırlarında şunları dile getirmişti.

Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”

Stefan Zweig

Eserlerine Genel Bakış

Hayatı boyunca üretken bir birey olan Stefan Zweig’in eserleri günümüzde hala türünün önemli örnekleri arasındadır. Yazarın eserleri arasında özellikle psikolojik tahliller içeren hikaye ve romanlar ile tarihi kişiliklerin biyografileri yer alır. Ayrıca eserleri trajedi, drama, melankoli ve teslimiyet duygularını çokça içerir. Kitaplarındaki kahramanların hepsi kendi mutluluklarına ulaşırken engellenir ve hikaye teslimiyetle son bulur.

Yazarın en tanınmış eseri olan “Satranç” da aslında burjuva sınıfı ile dünyada var olan acımasızlıkları anlatır. Bu eserinde kaba ve açgözlü bir karakter olan Mirko Czentovic ile Naziler tarafından hücre hapsinde tutulan bir karakteri, Dr.B.’yi aynı masada buluşturur. Oynanan satranç oyununda Mirko küçük bir Hitler modeli çizerken, Dr.B. ise Gestapo tarafından bir hücreye kapatılmış, yok olmaya mahkum edilen dünyayı simgeler. Dr.B. insancıl ve özgürlükçü düşünceleriyle Stefan Zweig’in kendini yansıttığı bir karakterdir.  Satranç öyküsünün finali ise, yazarın 1942 yılındaki ruh halini yansıtır.


Biyografi kategorimizdeki diğer içeriklerimizi de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Sena EFENDİOĞLU

2018 yılında Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2019 yılından itibaren de Gebze Teknik Üniversitesi'nde yine kendi alanımda yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Ayrıca benimühendisim.com platformunda da sizlere kaliteli içerikler sunabilmek amacıyla yazarlık ve editörlük görevlerimi severek yerine getiriyorum. Yapay zeka teknolojileri, robotik ve mühendislik konularını ilgi alanım arasında sayabilirim. Bunlara ek olarak kişisel gelişim alanında içerikler oluşturmaya da özen gösteriyorum.

Tüm Makaleleri Göster