Yüksek dozda radyasyona tek seferlik bir maruziyet sonucu doku ve organların verdiği tepki Akut Radyasyon Sendromu olarak adlandırılır. Vücudun maruz kaldığı radyasyon dozunun 70-100 Rad (0.7 -1 Gy)’in üzerinde olduğu durumlarda görülür. Bu maruziyet birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar değişebilen kısa bir zaman diliminde gerçekleşmelidir. Radyasyon kaynağı vücudun dışında olmalıdır. Hücrelere erişebilen tipte bir radyasyon söz konusu olmalıdır. Örneğin x ışınları, gama ışınları ve nötronlar doku ve organlara penetre olabilen tipteki radyasyonlardır.

Tarihte Akut Radyasyon Sendromu

Bu sendroma ait bilgilerin elde edilmesi günümüz tıbbi radyoterapi açısından önem taşımakla beraber, 1945’teki atom bombası patlamaları ve 1986’da Çernobil’deki radyasyon kazaları sonucu konu ile alakalı bilgi kazanımı oldukça artmıştır. Ayrıca hayvan deneyleri ve tıbbi radyasyona maruz kalmış bireylerin gözlenmesi ile yüksek dozda radyasyonun vücuttaki etkileri anlaşılmaya çalışılmıştır.

Doza Bağlı Etki

Radyasyon, doğru dozlarda hayat kurtarabilirken, yüksek değerlerde ölümcül olabilir. 1-2 Gy’lik radyasyona maruziyeti takip eden dakikalar içerisinde bireyde iştahsızlık, bulantı, kusma, ishal, halsizlik ve yorgunluk olur. Doz ile ters orantılı olarak bu belirtilerin ortaya çıkma süresi kısalır, doz ile doğru orantılı olarak ise belirtilerin şiddeti artar. Bu belirtiler akut radyasyon sendromunun ‘’prodromal dönemi’’ni oluşturur. Prodromal dönemi takiben latent dönem başlar. Eğer maruz kalınan doz 5 Gy’in üzerinde ise latent dönem yalnızca saatler veya günler sürer ve ölüm gerçekleşir. Ancak maruz kalınan doz yaklaşık 2 Gy ise latent dönem birkaç hafta sürebilir.

Vücudun tek seferde 2-7 Gy arası radyasyona maruz kalması ilk olarak kemik iliğini ve damaktaki kök hücreleri yani genel anlamıyla kan hücrelerini etkiler. Kan hücreleri (granülositler, trombositler, eritrositler) hızla azalır. Bu durumu takiben enfeksiyon (lenfositler ve granülositler azaldığı için), hemoraji (kanama; trombositler azaldığı için) ve anemi (eritrositler azaldığı için) görülür. Kan hücrelerinin azalmasına bağlı ölüm, genellikle radyasyona maruziyetten yaklaşık 10-30 gün sonradır.

Tüm vücut eğer 7-15 Gy’lik radyasyona maruz kaldıysa, sindirim sistemi etkilenir. Sindirim sistemine ait epitel hücrelerinde bulunan villusların azalması ve epitel tabakanın kaybolması sonucu plazma ve elektrolit kaybı baş gösterir. Bağırsak içinde kanama ve sindirim sistemine ait mukozada ülserasyonlar gelişir. Hızlı kilo kaybı, ishal ve su kaybı görülür. Bağırsaklarımızda yaşayan ve normal şartlarda zararsız olan bakteriler bu yaralı mukoza yüzeyini kolayca istila eder ve hastada septisemi gelişir. Vücudun bakteri savunmasına olan direnci düşer. Çernobil kazasında 28 tesis personeli ve itfaiye personeli kan hücreleri ve sindirim sistemine ait bulguların gelişmesinden dolayı olayı takip eden ilk birkaç ay içerisinde kaybedilmiştir.

50 Gy’den yüksek dozda radyasyona maruz kalınması durumunda kalp ve beyin etkilenir. Kalp kasında nekroz gelişir. Ölüm öncesi birkaç saatte kan basıncı aniden düşer. Hasta birkaç saat içerisinde kaybedilir. Sinir sistemi hasarına bağlı olarak hastalarda kendinden geçme, hayal görme, uyumsuzluk, çevreyi tanıyamama gibi semptomlar görülebilir.

Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları sonucu sağ kalan bireylerde yapılan çalışmalarda yalnızca akut değil, bazı geç etkiler olduğu da saptanmıştır. Bombalamaya maruz kalan çocuklarda büyüme ve gelişimde bozulma gözlenmiştir, yaşam süresi kısalmış ve eşik dozu belli olmamakla beraber katarakta neden olabileceği bile bilinmektedir.

Sağlık Bilimleri kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!