Hepimizin bildiği üzere Roma, tarihte yaşamış olan en uzun ömürlü devlettir. Bir zamanlar bilinen dünyanın dörtte üçüne hükmediyorlardı. Uzunca bir süre Roma’nın başkentliğinde Roma İmparatorluğu olarak hayatta kalan antik dünyanın en büyük devleti bir zaman sonra Batı Roma ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Doğu Roma’nın başkentliğini ise uzunca yıllar, bildiğiniz üzere İstanbul yapmıştır. Ta ki Fatih’in 1453’teki fethine kadar. Peki, ama bunca yüzyıl ayakta kalan bir medeniyetin yöneticileri, halkı ve toplumun neredeyse yarısını oluşturan köleleri neye inanıyordu? Dini ritüelleri günümüz dünyasına ne kadar yakındı?

   Antik Roma’nın inançlarını, dinini anlamak ve yorumlayabilmek, günümüz batı toplumunun temellerinin anlaşılması açısından önemlidir. Roma Hukuku ve sosyal yapısı günümüz modern toplumuna kılavuzluk yapmıştır.

   Antik Roma MÖ 7. yüzyılda, İtalya’da kurulduğunda, birçok farklı dini inanca mensup kavim ve topluluklardan oluşuyordu. Anadolu Etrüksleri, yerli halk ve güneyde Yunan etkisi altındaki topluluklar bunlardan bazılarıydı.  

   Antik Roma’nın ilk zamanlarında Pagan dininin hüküm sürdüğünü görürüz. Aslında Pagan dini bilinenin aksine Roma’dan çıkmamıştır. Doğudaki Asya toprakları fethedildikçe, bu topraklardaki ilk çağdan kalma putperestlik inancı Roma’ya taşınmıştır ve tabii ki Roma’nın kendine has yorumlarıyla da yeniden şekil almıştır.

   İlk başlarda en büyük dini ritüel büyüydü. Olağanüstü doğa olaylarının arkasında hep bir kudret arayan Romalılar, farklı doğa olayları için çeşitli tanrılar ortaya çıkartmışlar. Medeniyetin ilk yıllarında görkemli tapınaklar yoktu. İnsanlar evlerindeki ocakları, koruları ve doğadaki mağaraları bir nevi ibadethane gibi kullanmışlardır. Fakat zamanla, Roma’nın büyümesiyle de doğru orantılı olarak bu soyut putperest inanç yerini somut paganizme bırakmıştır. Özellikle Yunan Medeniyeti tesiriyle kendi kendilerine tanrı figürleri ortaya çıkarmaya başlamışlardır. Deniz tanrısı, ticaret tanrısı, güzellik tanrısı, savaş tanrısı ve uzayıp giden birçok tanrı…

   İlk başlarda aile fertlerinin kendi başlarına yaptığı dua ve tapınma törenleri zamanla devletin resmi törenleri haline gelmiştir. Tanrılar adına bayramlar ve kurban törenleri icra edilmiştir. Romalılar zaman zaman tanrılara cinsiyet kazandırmışlar, soy ve hatta bu soyun içinde kavgalar, öyküler oluşturmuşlardır. Zeus’un oğlu Herkül ve onun maceraları gibi.

   Somut paganizm döneminde de büyü ve kehanet ritüelleri devam etmiş, hatta daha da geliştirilerek devam etmiştir. Büyü devlet işlerine kadar sirayet etmişti. Günümüze kadar ulaşan yazıtlardaki mahkeme tutanaklarından görüyoruz ki mahkemelerde aşk büyüleri, lanet büyüleri gibi birçok konu davalık olmuş ve yargı önünde hesap sorulmuştur.

   Şaşıracaksınız ama hayvan karaciğerleri incelenerek bir nevi tanrının mesajları yorumlanmıştır. Örneğin yeni doğan bir imparator çocuğunun doğduğu gün bir kurban kesilir ve tanrılara armağan edilirdi. Bu kurbanın karaciğerini inceleyen büyücü veya kahinler çocuğun geleceğine ilişkin yorum yaparlardı. Bu sadece doğumlarda değil birçok önemli devlet işine girişmeden önce de imparatorların başvurduğu bir yöntemdi. Bazen olumsuz bir yorum sonucu başlamadan vazgeçilirdi.

   Tapınaklara ve sunaklara adanmak için götürülen kurban törenleri de son derece önemliydi. Sunağa götürülen hayvanın alnına sert veya kesici bir cisimle vurularak ölmesi sağlanırdı. Hayvanın akan kanı bir kaba doldurularak tanrılara sunulurdu. Eğer bu sırada hayvan ölmez ve kan revan içinde kaçarsa bu durum kötüye yorulurdu. Aynı şekilde kurban edilen hayvanın ciğerinin yorumları kötü çıkarsa tekrar hayvan kurban edilirdi. Tanrıların rızası alınana kadar bu ritüel devam ederdi.

   İmparatorluğun ilerleyen dönemlerinde pagan inancının yerini Hristiyanlık almaya başlamıştır. Yavaş yavaş tüm Roma eyaletlerinde yayılmaya başlayan inanç zamanla hükümdarlar tarafından da benimsenip kabul edilmiştir. Sonrasında ise Hristiyanlık inancı imparatorluğun tamamına hükmetmiştir. Bir dönem haçlı seferlerine dahi zemin oluşturmuştur. Hristiyan inancını tüm dünyaya yaymak gibi bir misyon üstlenmişlerdir.

Kaynakça

Geldim, gördüm, yendim/ Peter Jones


Hayata Dair kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Arif TAN

Lisans, Dokuz Eylül Üniv. - Makine Mühendisliği Yüksek Lisans, Marmara Üniv. - MBA Doktora, Zürih Üniv. - Ekonomi (Halen) 19.10.1987 Antalya doğumluyum. Çeşitli dergi, kurum ve kuruluşlarda yazarlık yapmaktayım.

Tüm Makaleleri Göster