Depresyon duygudurum bozukluğuyla ilgili bir bozukluktur. Duygudurumun açıklaması ise kişinin içsel anlamda yaşadığı, davranışlarında ve dünyayı algılamasında değişikliğe sebep olan duygu tonlamasıdır. Depresyondaki kişinin duygudurumu çökkündür. Depresyona genelde anksiyete de eşlik eder.

Depresyonun etiyolojisi incelendiğinde etken faktörler biyolojik etkenler, çevresel etkenler, genetik model, büyüme hormonu, çocuklukta nöroendokrin değişiklikler ve psikolojik etkenler olarak sıralanabilir.

Psikiyatrik bozukluklar içinde depresyon, umutsuzluğun en çok olduğu hastalıktır. Depresyon belirtisi gösteren birçok kişi, psikiyatriste umutsuzluk ve mutsuzluk yakınmalarıyla başvurmaktadır. Beck (1967), depresyondaki hastaların %78 ve fazlasının geleceğe karşı olumsuz düşünceleri olduğunu belirtmiştir. Depresyonu olmayan kişilerde bu oran %22’dir. Yakınmalar arttıkça umutsuzluk düzeyinin de arttığı klinik çalışmalar tarafından açıklanmıştır.

Melges’e (1969) göre de depresyondaki temel sorun umutsuzluk duygusudur. Umutsuzlukla birlikte görülen bulgular çaresizlik, kararsızlık, mutsuzluk, harekete geçememe, işlerini sürdürmede zorluk yaşama ve kişideki suçluluk duygularıdır.

Beck’in kuramına göre depresyonda nedensel faktör bilişsel düzey ve düşünce süreçleridir. Beck’e göre depresyondaki kişinin bakış açısı olumsuz olduğu için kötü hissetmektedir. Ona göre, çocukluk ya da gençlik dönemlerinde yaşanılan üzücü deneyimler kişinin olumsuz şemalar geliştirmesine sebep olur. Herkes çeşitli şemalara sahiptir. Bunlar sayesinde yaşamımızı yönlendiririz. Depresyondaki biri  önceden edindiği olumsuz şemalar sebebiyle  yaşayacağı yeni olayın önceki deneyimlerine benzeyeceğini düşünür. Olumsuz şemalar kişinin gerçeklerden uzaklaşmasına sebep olur. Bilişsel olarak değişim yaşatır. Örnek olarak yetersizlikle ilgili şemalar,  bireylerin  yapacakları işlerde başarısızlık hissetmesine sebep olur. Kendini olumsuz değerlendirme şemasında değersizlikle ilgili düşünceler artar.

Beck (1963) orta ya da şiddetli düzeyde belirtiler gösteren depresyondaki kişilerin %80’inin kendini suçladığını belirtmiştir. Suçlama ve kendine güvensizlik duyguları arttıkça kişi çevresine bağımlı duruma gelmektedir. İlerleyen zamanlarda umutsuzluk duygusu yoğunlaşarak, kişi başkalarından gelecek yardımları faydasız bulsa da önerileri umutsuzca dinler. Yapılan planların uzun dönem hedeflerinde etkili olmayacağına inanır. Ego ve süperego doyumsuz bir hale geleceği için bir süre sonra hasta başarısızlığının sebebini kendisinde görür. 

Depresyonun psikoanalitik kuramında  karamsarlık duyguları ve özsaygının kaybolması temel alınmıştır. Özsaygının kaybolması kişinin gelecekteki umutsuzluğunu etkilemektedir. Psikoanalitik kuramla ilgili ilk bilgi ve düşünceleri Freud (1957) “Yas ve Melankoli” eserinde sunmuştur. Freud yas ve melankoliyi tanımlarken iki kavramı birbirinden ayırarak melankolide sevgi nesnesinin kaybı olmayabileceğini açıklamıştır. Depresyonda gerçek ya da bilinç dışı olarak sevgi nesnesi kaybı gözlemlenir. Sevgi nesnesinin yitimi bireyin kimsenin onu sevmediğine, işe yaramadığına ve yeterli olmadığına inanmasına sebep olarak bu duyguları içe yansıtmasına sebep olur. Aynı zamanda kötümserlik ve değersizlik duyguları hakim olur. 

Depresyon Belirtileri

• Eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamama, isteksiz ve ilgisiz olma,

Mutsuzluk, kederli olmak, basit durumlarda ağlamak,

Kişinin kendiyle ilgili değersizlik, suçluluk düşünceleri, başarısız olduğuna inanma ve çaresizlik duyguları,

Konsantrasyonda bozulma, bir işe dikkatini verememe, dalgınlık,

Ajitasyon ve psikomotor etkinliklerde yavaşlama,

Uykuyla ilgili problemler, fazla ya da az uyuma, dinlenmeden uyanma,

İştahla ilgili sorunlar, kilo kaybı ya da kilo alma,

Sürekli yorgunluk hali, enerji kaybolmasıdır.

Depresyon tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Depresyondaki kişilere genel olarak çevresindekiler hareket etmeleri, bir şeyler yapmaları konusunda önerilerde bulunur. Fakat kişide serotonin yetersizliği sebebiyle önerilen işleri yapacak enerji yoktur. Serotonin düzeyi olması gereken düzeylere geldiğinde kişi de bu enerjiyi kendinde bulabilir. Bu sebeple yaşamı belirgin bir şekilde etkiliyorsa bir uzman yardımıyla tedavi edilmelidir. Tıbbi olan hastalıklar içinde yaygın olan depresyonda, karmaşık şekillerde görüldüğü için tanı koymak kolay değildir. Bilişsel terapiler, ilaç tedavileri, psikoterapiler etkili olmaktadır. Öte yandan uzman desteğiyle birlikte sosyal destek ve egzersiz de tedaviye yardımcıdır.


Psikoloji kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!