Bu yazıyı okurken bedenin ağırlaştığını, başının düşmek üzere olduğunu, gözlerinin ise kapanmak için adeta çaba sarf ettiğini hisset ve kendini bırak… Stres yok, sinir yok, üzülmek hiç yok, hoca yok, patron yok… Nasıl, hipnoz oldun mu? Tabii ki olmadın. Peki, ama bu kadar kolay hipnoz olabilir miyiz? Üstelik yalnızca birkaç satır sözle. Gelin birlikte bilincimizin derinliklerine inelim, zihnimizi ve hipnozu tanıyalım.

Hipnoz Nedir?

Hipnoz kelimesi eski Yunancada “hypnos=uyku” anlamına gelir. Modern araştırmalardan elde edilen bilgiler doğrultusunda ise hipnozun aslında bir uyku hali olmayıp, aksine tam bir konsantrasyon hali olduğu ispatlanmıştır. 

Hipnozu anlamak için ise öncelikle zihnimizi 3 ayrı kısımda inceleyelim.

İlk kısım bilinç; yani beynimizin kritik yapan, sürekli çalışan kısmı.

İkinci kısmı bilinçaltı; öğrendiğimiz ve beynimize kaydettiğimiz bilgilerin bulunduğu kısım.

Üçüncü kısım bilinçdışı; ne sizin ne de bir başkasının dahi ulaşamayacağı bilgilerin depolandığı kısım.

Hipnoz dediğimiz olay aslında zihnimizin kritik yapan kısmının, yani bilincin devre dışı kalmasıyla gerçekleşir. Sanıldığının aksine bilincimizin devre dışı kalması da korkulacak bir olay değildir. Çünkü bizler günlük yaşamlarımızda da farkında olmadan sürekli bilincimizi devre dışı bırakıyoruz. Bazen arabada, bazen kitap okurken, bazen de bir şeyler izlerken veya birini dinlerken… Hani uzaklara dalarız da o an bulunduğumuz ortamdan kendimizi soyutlarız ya işte o, aslında bilincin devre dışı kalmasından dolayıdır. Etrafımızda olanları bilsek de o an orada bulunmayız, hiçbir şeyi algılamak istemeyiz. Hipnoz da aynen uzaklara daldığımız o anlar gibidir.

Hipnozun Tarihçesi

Hipnoz, antik çağdan bu yana kullanılmaktadır. Çinliler, Mısırlılar, İbraniler, Hindular, İranlılar, Romalılar ve daha birçok uygarlık hipnozu tedavi amacıyla kullanmıştır. Öyle ki Antik Yunan’da da hipnozluk düşüncesi oldukça benimsenmiştir. (Aesculapios, sağlık tanrısı özelliği olan Apollon’un oğludur. Kendisi de sağlık ve hekimlik tanrısıdır. Elleri ile hastalarında bir çeşit uykuya benzer bir hal meydana getirerek onları iyileştirdiğine inanılmaktadır.)

Tıpkı geçmişte olduğu gibi hipnoz, günümüzde de özellikle psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde araç olarak kullanılan bir yöntemdir.

Hipnozun Dereceleri

Hafif Trans: Hipnozun başlangıcıdır. Bu derece de hafif bir gevşeme ve sersemlik hali görülür. Hipnoz halindeki kişinin gözleri kapalı olsa dahi bilinci halen yerindedir.

Orta Trans: Duygular hipnozun bu safhasında kesinlik kazanır ve hipnoz hali tam olarak gözlemlenir.

Tam ve Derin Trans: Bu aşamada hipnoz halindeki kişinin gözleri açılsa dahi hiçbir şeye tepki vermez. Gözleri boş ve donuk halde bakar. Bu aşama da Hipnoz halindeki kişiye tedavi uygulanabilir.

Hipnozla İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Hipnoz etkisindeki bir kişi iradesi dışında hareket edebilir. Örneğin git banka soy dersem o kişi rahatlıkla bir bankayı soyabilir. Hayır, böyle bir şey mümkün değildir. Çünkü kişi kendi inanç sisteminin aksi yönünde hareket etmek istemeyecektir dolayısıyla da o an hipnoz etkisinden çıkacaktır.

Zeka seviyesi düşük olanlar daha kolay hipnoz olur. Aslında hipnozun zeka ile bir ilgisi yoktur, yani her insan hipnoz olabilir. Kişiden kişiye değişen tek şey hipnozun derinliğidir.

Hipnoz halindeyken kişi uyku halindedir. Hipnoz, uyku ile benzer bir durum olsa da kişi uykudaki gibi kapalı bir bilince sahip değildir. Yani etrafında olup biten her olayın ve konuşmanın farkındadır.

Hipnoz ile hatırlanmayan tüm hatıralar geri getirilebilir. Maalesef ki bu yalnızca zihnimizin çalışma prensibi ile ilgilidir. Öyle olsa alzheimer hastalığı tarihe karışmış olurdu.

Psikoloji kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Aleyna BAYKAL

benimühendisim de serbest konulu içerikler üreten bir yazarım, bunun yanı sıra sayfa da editörlük yapmaktayım. Lisans eğitimimi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünde tamamlamış bulunuyorum. İlgi alanlarım ise psikoloji, kozmoloji ve tarihtir.

Tüm Makaleleri Göster