Kişilik kapsamlı bir sözcük olmasından dolayı birçok tanımı vardır. Bu konuda kesin bir tanım yoktur. Ancak eğer bir tanım gerekirse; kişilik, insanın tutumu, olaylara karşı verdiği tepkileri, hareketleri, hisleri, düşünceleri genel olarak kişiyi başkalarından ayıran özelliklerdir ve toplumda çok çeşitlidir. İnsanın gelişiminin sonucunun büyük bir parçasıdır.

Freud’un Psikanalitik Gelişim Kuramı

Kişilik gelişiminde rol oynayan birçok faktör vardır. Bunlar genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Freud ise psikanalitik gelişim kuramında kişiliğin oluşmasında, bireylerin bütün davranışlarını zihinsel süreçlerle açıklar. Bu kurama göre dış dünyadaki edimler, zihinsel süreçleri belirlemez. Tam tersi zihinsel süreçler dış dünyaya tepkileri, eylemleri belirler. Kontrol aslında benliktedir. Benliğin kazanımlarıyla, geçmiş deneyimleri birleştiririz ve dış dünyaya aktarırız. Ve bu aktarımlar diğer insanlar hakkındaki fikirlerimizi oluşturur. Diğer insanların da bizimle ilgili görüşleri, bu süreçlerin zihinlerinde yer edinmesiyle başlar.

Freud bireylerin davranışlarını benlik özelliklerine, düşüncelere indirgese de; bilincin gücünün tüm sosyal evreleri, gelişim evrelerinin temelini açıklayabileceğini düşünmüştür. Freud aslında davranışların öznel yönlerine odaklanmıştır. Ona göre bir nedensellik birden fazla sonuca sebep olmaktadır. Freud için gelişim süreçlerini sadece davranışlarla açıklamak, aynı tutum karşısında aynı sonucu almak demek olabilir. Freud bu katkılarıyla, davranışların sebeplerine açıklık getirmiştir. Çünkü bilinç çok boyutludur, gerçek olanla gerçek dışı arasında farklı boyutlar içerir. Anlam dünyasında farklı sorgulamalara sebep olur. Yaşam boyu bu sorgulamalar devam eder. Birey dönemsel olarak ne yapması, ne düşünmesi gerektiğine hayat boyu bu kazanımları sayesinde karar verir. Freud’un psikoseksüel gelişim evreleri oral, anal, fallik, gizil ve genital dönemlerden oluşmaktadır.

Freud’a göre id, süperego, ego kavramları bu kuramın açıklanmasında etkilidir. İd doğuştan gelen istekler ve ilham veren arzulardır. Beynimiz bize bu konuda ilham verir. Süperegoysa beynimizi dinlemememiz gerektiğini söyler. Freud’a göre süper ego ahlaki tutumlarla birleştirilir. Ve bu tutumlarla davranışa yön verir. Süperego çocuklukta gelişmektedir. Freud’a göre ileri yetişkinlik, yetişkinlik evrelerinde gelişim süreçlerini tamamlamaya başlarız, yani çoğu konuda yetkinlik kazanabiliriz. Egomuzu dinleriz, ona uyum sağlar ya da tam tersi egoyu kendi zararımıza kullanırız. 

Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı

Erikson gelişim kuramını ise belirli süreçlerle açıklamıştır. Bunlar doğumla başlar. Erikson’un psiko-sosyal gelişim evreleri temel güvene karşı güvensizlik, özerkliğe karşı kuşku ve utanç, girişimciliğe karşı suçluluk, çalışma ve başarmaya karşı aşağılık duygusu, kimliğe karşı rol karmaşası, yakınlığa karşı yalıtılmışlık, üretkenliğe karşı durağanlık, ego bütünlüğüne karşı umutsuzluk evrelerinden oluşmaktadır. İlk evrelerde birey kendisini ya kaygı duyarak geliştirir ya da suçluluk duymaz. Bebeklik döneminde ilgi ihtiyacı karşılanırsa kişi diğer aşamaları da daha rahat atlatır. Kişi yaşadığı çevrede sevgi ve değer duygularında doyuma ulaşırsa da bunu üretkenliğine yansıtır.

Yetişkinlik döneminde yakın ilişkiler ön plana çıkar. Erikson yakın ilişkileri başka bir kişiye tamamen adanabilme kapasitesi olarak tanımlar. Birey bu ilişkiler sayesinde hayata farklı perspektiflerden bakmayı öğrenebilir. Varoluşla ilgili problemlerini daha kolay kabullenebilir.


Psikoloji kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!