Roma İmparatorluğu’nun gelmiş geçmiş en büyük ve en güçlü medeniyet olduğunu biliyoruz. Peki, Roma’yı bu denli yücelten unsur sadece kaba insan gücünden oluşan, disiplinli askeri lejyonlar mıydı? Tabii ki de hayır. Romalı askerler aynı zamanda birer mühendislik dehalarıydı.

   Antik Roma medeniyeti kurulduğu M.Ö. 753 yılından, yıkıldığı döneme kadar sanatsal değerlere verdiği önemden fazlasını pozitif bilimlere vermiştir. Bugün dahi işlevselliğini koruyan mimari yapıları ve mühendislik uygulamaları mevcuttur. Roma’yla özdeşleşen sütunlar, tiyatro yapıları, su kemerleri ve sarnıçlar iddialı oldukları mimari yapılardan sadece bazılarıdır. Dünyanın en dik amfi tiyatrosu olma özelliği taşıyan Pergamon Tiyatrosu ve akustik olarak dünyada başka benzeri olmayan Aspendos Tiyatrosu da Roma döneminde inşa edilmiştir.

   Romalılar yapılarında ahşap, taş ve mermeri sıklıkla kullanmışlardır. Hatta bu malzemeleri şehir inşasının yanı sıra ulaşımda da kullanmışlardır. Deniz ulaşımında da hatrı sayılır bir güce sahip olan Romalılar deniz mühendislik uygulamalarında çoğunlukla ahşabı tercih etmişlerdir.

   Romalıların en büyük atılımlarının su kemerleri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kilometrelerce uzunluğundaki su kemerleriyle çok uzak diyarlardan bile şehre su getirilme olanağı olmuştur. Şehre gelen suyla beraber çok geniş kapsamlı hamam ve sosyal tesisler inşa edilmiştir. Romalılar su kemerlerinde kullandıkları taş, beton ve kurşun boru hatlarıyla yer çekiminden faydalanarak su iletimini sağlamışlardır. Çok ince hesaplarla ve zaman zaman milimetrik eğimlerle suyun taşınmasını başarmışlardır. O günün şartlarında Roma şehrini ele alacak olursak, gelen suyun kapasitesi yaklaşık 3,5 milyon insanın günlük su ihtiyacını karşılayacak hacimdeydi.

   Diğer bir mühendislik harikası ise geliştirdikleri kanalizasyon sistemidir. Yine yerçekiminden faydalanılarak yaptıkları bu uygulamaların halen günümüzde dahi çalışması ve günümüzde, ellerinde onca teknolojik imkan olmasına rağmen bazı belediyelerin bu işi becerememesi de tuhaftır. Birçok antik kentte bu kanalizasyon sistemi rahatlıkla görülebilmektedir.

   Bir diğer önemli mühendislik uygulamaları da yollardı. Roma, bugüne kadar antik dünyanın görmüş olduğu en teknik yolları inşa etmiştir. O zamanlar bilinen dünyanın neredeyse dörtte üçüne hükmeden Romalılar, şehirlerarası ulaşıma çok büyük önem vermişlerdir. İmparatorluğun dört bir yanını taş yollarla döşemişlerdir. O dönemde imparatorluk içindeki tüm yollar Roma’ya çıkardı. Günümüze kadar süregelen “Her yol Roma’ya çıkar.” deyişinin temeli de budur.

   Romalılar bundan 2100 yıl önce betonu yapılar da kullanmaya başladılar. Hazırladıkları betonu volkanik küflerle birleştirerek yapıların dayanımlarını çok daha fazla arttırdılar ve birçok Roma yapıtının günümüze kadar sapasağlam gelmesini sağladılar. Roma’da bulunan Kolezyum buna verilebilecek en güzel örneklerden biridir. Ayrıca, yanı teknikle yapılan Anadolu’daki birçok Roma yapıtı da dimdik ayakta durmaktadır.

   Romalılar yapılarının dayanıklılığını sadece volkanik küflerle arttırmadılar, aynı zamanda kemerli yapıları da bu eserlerin uzunca yıllar ayakta kalmasını sağlamıştır. Antik dönemde kiriş niyetine kullanılan ilk güçlü örnekler diyebiliriz. Köprülerde, tiyatrolarda, tapınaklarda, su yollarında ve hatta yer altı şehirlerinde de kullanılmıştır.

   Roma mimarisinden bahsederken hamamlarını es geçmek olmaz. Hamama kadar borularla gelen sular hamamın her bir bölmesine farklı ısılarla dağıtılıyordu. Roma hamamları sıcak bölüm, ılık bölüm ve soğuk bölüm olmak üzere üç kısımdan oluşuyordu. Isıtma genelde alt tarafta yakılan ateşle sağlanıyordu. Aslında bu teknoloji günümüz ısıtma sistemleri teknolojisine çok yakın ve prensip olarak aynıdır.

   Yapılan binlerce mil uzunluğundaki yollar Roma’yı hep daha geniş sınırlara ulaştırsa da askeri alandaki buluşlarıyla da başarılarına başarı katmışlardır. Örnek verilecek olursa mancınıklar, sur merdivenleri, birçok kesici ve delici savaş aletleri savaşlarda üstünlük sağlamalarına neden olmuştur.

   Tarihteki bin yıldan fazla varlıklarına ve üstün başarılarına bakacak olursak, bunun insan yığını kalabalık ordularından ziyade gelişmiş mühendislik uygulamalarının bir sonucu olduğunu görürüz.

Kaynakça

Geldim, gördüm, yendim / Peter Jones


Hayata Dair kategorisinde yer alan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Arif TAN

Lisans, Dokuz Eylül Üniv. - Makine Mühendisliği Yüksek Lisans, Marmara Üniv. - MBA Doktora, Zürih Üniv. - Ekonomi (Halen) 19.10.1987 Antalya doğumluyum. Çeşitli dergi, kurum ve kuruluşlarda yazarlık yapmaktayım.

Tüm Makaleleri Göster