Davranışçı ve psikanalitik okullar deterministik bir yaklaşım olan, insan davranışlarını dürtü ve tepkiye indirgemeyi savunmuşlardır. Bu düşüncelerin temelde insanın özgürlüğünü kısıtlayan bir yaklaşım olduğuna inanan psikologlar bu görüşü insan davranışlarını ve gelişimini açıklamada yetersiz bularak, yeni bir görüş getirmişlerdir.

İnsan davranışlarını yöneten temel güç olarak görülen kendini gerçekleştirme kavramından ilk defa Carl Jung bahsetmiştir. Jung, Freud’un insanın bilinçaltı dürtülerine yenik düşmesi düşüncesine karşı çıkmıştır. Jung’a göre hayatta manevi düzeyde doyum sağlayan amaçlar vardır.

Hümanistik Psikoloji görüşü olarak geçen, Gestaltçı ve Fenomenci okulların metotlarından ve varoluşçu felsefenin görüşlerinden etkilenen bu görüş, insanı anlamak için dinamik ve tümcü bir yaklaşımı savunmaktadır.

Bu görüşü benimseyen psikologlar, insan davranışlarını açıklamada “kendini gerçekleştirme” güdüsünü davranışları yöneten en önemli güdü olarak görmüşlerdir. Hümanistik psikologlara göre beslenme, barınma, nesli devam ettirme gibi fizyolojik ihtiyaçlar da önemli ve temel ihtiyaçlardır. Bu temel ihtiyaçların yanında, insanın üst düzeyde ihtiyaçları da vardır. Bunlara örnek; bilgi edinmek, saygı görmek gibi insana özgü olan ihtiyaçlardır. Maslow bu ihtiyaçları, gelişme ihtiyaçları olarak adlandırmaktadır ve temel ihtiyaçların giderilmesiyle gerçekleşebileceğini savunur. Hümanistik psikologlar insanda gelişmeye karşı yüksek bir ihtiyaç olduğunu açıklamışlardır. Gelişme ihtiyacı, insanın kalıtsal bir özelliğidir.

İnsan davranışları uyaran-tepkiye indirgenemez. İnsanda ilerleme, gelişme ve kendini aşma güdüsü vardır. 

Hümanistik Psikologlara Göre;

Benliğini toplumsal otoritede yok eden ve pasif kalan insandan ziyade, duygu ve ihtiyaçlarına göre davranan, potansiyelini gerçekleştirmeye çabalayan ve bunları yaparken toplumla çatışma halinde olmamayı başaran insan sağlıklıdır.

İhtiyaçlar Hiyerarşisine Göre;

Her ihtiyacın giderilmesinden sonra yeni bir ihtiyaç oluşur. Maslow’a göre yoksunlukla ilgili güdüler gelirimi azaltarak denge kurmayı sağlar.  Gelişme güdüleri, hedeflere erişmeyle ilgili gerilim oluşturur. 

Kendini tanıma ve kendini aşmışlık, kendini gerçekleştirmek için gerekli süreçlerdir. Rogers’a (1969) göre kişi ilgi duyduğu alanları ve yeteneklerini keşfedemediği için kendini tanıyamaz ve kendini gerçekleştiremez. Kendini gerçekleştiremeyen insan kendini aşmışlık aşamasına ulaşamamış olur.

Birey, hayattaki seçim ve tercihlerinde gerçek kimliğini önemsemelidir. Psikolojik gelişim için kendini tanımak önemlidir. Kişinin potansiyelini kullanabilmesi için, ilgi ve yeteneklerini keşfetmesi gerekir. Birey kendini böyle gerçekleştirir. Kimlik başarısı, kendini gerçekleştirme, özgürlük-bağımsızlık, sağlıklı sosyal bağlar kendini aşmışlığın sonuçlarıdır. Aynı zamanda kişinin yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışmasıdır. Bireyin idealleri de önemlidir. Kendini gerçekleştirme süreci her bireyde değiklik gösterir.

Fenomenolojik yaklaşıma göre önemli olan kendini gerçekleştirme olgusu, psikolojik çalışmalar için güdülenme teorisinin merkezi olarak görülmektedir. Bununla ilgili olarak kişiye yönelik rehberlik ve danışmanlık desteğinde, bireyin potansiyel yeteneklerinin farkına varılması sağlanarak kendini gerçekleştirmesi amaçlanır. Bireyin duygusal, zihinsel ve kişisel gelişimi kendini gerçekleştirmede etkilidir. Bireyin hangi mesleğe uyumlu olduğunu, potansiyelini, isteklerini bilmesi,  ihtiyaçlar hiyerarşisinde bilme ve anlama seviyesiyle uyuşarak bireyin kendini gerçekleştirmesinde etkilidir.


Psikoloji kategorisindeki diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!