Öjeni, belirli kalıtsal özelliklere sahip olan insanların çoğalmasını destekleyen ve insan geninin kalitesini arttırmayı amaçlayan tüm etkinliklerin savunucusudur. Yani öjeni, insanların gen dağılımlarına müdahalede bulunarak istenilen özelliklerin sağlanabileceği inancına dayanan tartışmalı bir genetik bilim alanını ifade eder. Ancak bu istek bilimin aksine etik ve ahlak kurallarına ters düşmektedir.

Bilim rasyoneldir, bir şeyin yalnızca yapılabilirliğine odaklanır, iyi-kötü ayrımı yapmaz. Bilime göre “üstün insan ırkı”nın yaratılması gerçekten de mümkündür. Evet, insan gen havuzu değiştirilebilir. Ancak bunu yapmak ne kadar doğrudur tartışılır. Sırf bir şeyi yapabiliyor olmamız, onu yapmamız gerektiği anlamına mı gelir? Üstelik bir başkasının özgürlüğü elinden alırken.

Öjenik bir müdahale insanın “insan” olmasından ötürü özgür olması düşüncesine karşıdır. Kimin kiminle üreyeceğine kim karar verecektir? Kim bir başkasının özgürlüğüne müdahale de bulunacaktır? İşte tüm bu sorular nedeniyle öjeni, bilim tarafından çözülmesi zor olan bir problem olmuştur.

Öjeninin Tarihi

Her şeyin başladığı tarih Milattan Önce 4. yüzyıl. Öjeni kavramının doğmasına sebep olan ilk kişi aslında Platon’dur. Platon’un ideal devlet anlayışına göre devlet ile insan bir tutulmalıdır. Aslında “devlet denilen mekanizma büyütülmüş insandır.” ideolojisini benimsemiştir. Bu nedenle de güçlü ve sağlıklı bireylerin üremesinin devlet kontrolünde olması gerektiğini savunmuştur. Bu fikri savunan sayısız lider de “zayıf olanları öldürelim” kolaylığı ile birçok katliama imza atmıştır. Platon’dan sonraki bazı antik toplumlar da bu tip öjenik yaklaşımlarda bulunmuştur. Spartalılar, Romalılar gibi.

Charles Darwin’in doğal seleksiyon ve en uygun olanın hayatta kalması teorisinden etkilenen İngiliz doğa bilimcisi Sir Francis Galton  -Darwin’in kuzeni- doğal olmayan seleksiyonun da olabileceğini düşünmüştür. Yani zayıfları kısırlaştırıp hatta öldürüp, en iyiyi en iyiyle yetiştirip insan ırkının düşük standartlarını kısa sürede yükseltmeyi düşünmüştür. Darwin ise bu düşünceye şiddetle karşı çıkmış ve doğal seleksiyonun doğal şekilde ilerlemesi gerektiğini ölene kadar savunmuştur. 1883 yılında ise –Darwin öldükten bir yıl sonra-Galton “öjeni” terimini türetmiştir.

Amerika da Öjeni

Daha sonra bu düşünce Charles Benedict Davenport tarafından ele alındı. Amerikalı bir biyolog olan Davenport öjeni hareketinin önde gelen liderlerinden biridir. 1904 yılında Cold Spring Harbor Laboratuarı’nın müdürü olup çalışmalarına başladı ve 1910 yılında ilk öjeni kayıt bürosunu kurdu. Bu büro da kalıtsal kişilik ve zihinsel özellikler ile ilgili bir dizi çalışmalar yaptı. Yapmış olduğu çalışmalar öjeni kurallarını belirleyecekti. Ülkenin en önemli sosyal planlayıcısı olan Davenport, Avrupa’daki birçok insana öncü oldu.

Öjeni, tüm dünya da hızla yayılmıştı. 1911 yılında ise Irk Düzeltme Kurumu hayata geçirildi ve ilk soyağacı uygulaması başlatıldı. Başlatan kişi ise John Harvey Kellogg’du. Kurum ulusal bir hareket başlatmıştı. Toplanan tüm veriler ile zayıf ırkı çoğunlukla göçmen ve fakir insanlar oluşturuyordu. Tüm bu verilere de dayanarak ilk kez kısırlaştırma uygulamaları başlatıldı. İnsanlar rızaları olmadan kısırlaştırılmıştı. Sadece bununla da kalmayıp engelli, IQ’su düşük olan, sabıka kaydı olan, ırksal veya dini gruplara üye olan her bir insan sterilizasyon ve hatta ötenazi için hedef alındı. California’da başlayan bu uygulamalar daha sonra tüm eyaletlerde de uygulanacaktı. Sözde özgürlükler ülkesi, İnsan Hakları Beyannamesi’nin de çıkış yeri olan Amerika da yaşanılanlar bu şekildeydi. Tüm Avrupa’da öjeni 20. yüzyılın ortalarında pik yaptı. İnsan hakları için küresel endişeler arttı ve birçok ülke yavaş yavaş öjeni ideolojisini terk etti. Ancak bu hareket birçok ülkeye ilham olmuştu tıpkı Almanya gibi.

Adolf Hitler ve Öjeni

Amerika da zorla yapılan sterilizasyon ve ötenazi işlemleri Almaya da yapılanların yanında küçücük kalır. Alman ırkının üstün olduğunu halka kabul ettiren Hitler, iktidarın sahibi oluyor ve öjeni uygulamalarına başlıyor. (Hitler, Almanların gen havuzunun temiz kalmasını sağlamak için soykırım da dahil olmak üzere mümkün olan her şeyi yapmaları gerektiğine inanıyordu. ) İlk olarak 1933 yılında “kalıtsal hastalıklara sahip nesillerin önlenmesi kanunu” çıkardı. Bu yasa çıktıktan sonra 400.000 kişi zorla kısırlaştırılmıştı. Daha sonra ise ırk temizliğini hızlandırmak isteyen Hitler, “ötenazi” merkezlerini kurdu. Akıl sağlığı yerinde olmayan, engelli, genetik bir rahatsızlığı olan 300.000 insan rızaları olmadan öldürülmüştü. Sonrasında ise gaz odaları, toplama kampları,türlü deneyler, işkenceler,… Öjeni adına 17 milyon insan katledilmişti.

2. Dünya savaşından sonra insanlık dışı öjeni uygulamaları kısmen tarihe karışsa da 21. yüzyılda yeni bir yüz ile karşımıza çıkıyor; Genetik Mühendisliği…


Nedir? kategorisindeki diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Aleyna BAYKAL

benimühendisim de serbest konulu içerikler üreten bir yazarım, bunun yanı sıra sayfa da editörlük yapmaktayım. Lisans eğitimimi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünde tamamlamış bulunuyorum. İlgi alanlarım ise psikoloji, kozmoloji ve tarihtir.

Tüm Makaleleri Göster