Güneş Sistemi’nin dışında bulunan ve başka bir yıldızın yörüngesinde hareket eden gezegenlere “ötegezegen” denir. 22 Eylül 2020’den itibaren 4342 tane ötegezegenin varlığı doğrulanmıştır. Bu doğrulamaların çoğu direkt bir gözlem sonucunda olmamıştır. Doğrudan gözlemin haricindeki çeşitli yöntemler ile doğrulama yapılmıştır. Ayrıca bu ötegezenlerin çoğu büyük kütleli dev gezegenlerden oluşmaktadır.

19. yüzyılda bilimsel araştırma konusu olan ötegezegenlerin, sadece var oldukları biliyorduk. Bize ne kadar yakın oldukları ya da bildiğimiz gezegenlere ne kadar benzedikleri hakkında bir bilgimiz yoktu. Doğrulanan ilk keşif ise 1990’lı yıllarda gerçekleşti. İlk keşiften sonra da bu alana duyulan ilgi zamanla arttı. Özellikle de 2000’li yıllardan sonra yeni keşifler ile devam etti.

Ötegezenlerin keşfi ve Dünya’ya benzer olanların da bulunması ile beraber “uzayda yaşam” konusu oldukça popüler hale geldi. Fakat bu gezegenlerin çok uzakta olması, onlarda yaşama ihtimalimizi imkansız hale getirdi.

İlk doğrulanan ve kabul edilen ötegezegen Kanadalı astronomlar tarafından 1988’de bulundu. Bu astronomlar radyal hız gözlemi sonucunda “Gama Cephei” yıldızının yörüngesinde bir gezegen olduğunu doğrulamış oldu.

Ötegezegen Keşif Yöntemleri

Ötegezegenler yörüngesinde dolandıkları yıldıza göre oldukça sönüktür. Yani yıldız çok parlaktır ve bu yüzden etrafındaki gezegenleri görmek çok zordur. Bu durum teleskop ile yapılan gözlemleri de zorlaştırır. Sadece gözlemlenen gezegen çok büyük ise, yıldızına uzaksa ve kızılötesi ışık yayabiliyorsa teleskop ile gözlem için uygun hale gelir. Bu sebeplerden dolayı ötegezegenler için dolaylı gözlem metotları kullanırız. En çok kullanılan yöntemler ise radyal hız (Doppler etkisi) ve geçiş yöntemidir.

  • Astrometri (Gökölçüm): İlk önce yıldızın konumlarının belirlenmesi gerekir. Sonra bu konumlara ve kütle merkezine göre dairesel veya eliptik bir yörünge tahmin edilir. Yörüngede bir gezegen olup olmadığı incelenir.
  • Radyal hız ve Doppler yöntemi: Yıldızın etrafında bir gezegen varsa yıldızın radyal hızı etkilenir. Bu etki de Doppler etkisi ile oluşan spektrum çizgilerine yansır. Kullanılan en verimli yöntem budur.
  • Geçiş yöntemi: Bir gezegen, yıldızının önünden geçerse yıldızın parlaklığı bir miktar azalır. Bu da orada bir gezegen olduğunun kanıtıdır. Ama emin olmak için azalan parlaklığın birkaç kere gözlemlenmesi gerekir.
  • Kütleçekimsel merceklenme: Yıldızdan gelen ışığın bükülmesi sonucunda oluşur. Eğer arada bir gezegen varsa ışık eğrisinde anormallikler gözlemlenir.
  • Atarca zamanlaması: Yıldızın mıknatıs kutupları ile ilgili bir durumdur. Eğer yıldızın bir gezegeni varsa küçük zamanlama sapmalarına neden olur.
  • Çöküntü çemberleri: Yıldızın yaşam döngüsünde yer alan bir evredir. Yıldız yörüngesinde gaz, toz, gezegenimsi vb. birikmesi durumudur.
  • Örten ikili: Eğer sistemde iki yıldız varsa, gezegen ileri geri giderken minimum seviyede değişiklikler oluşturur. Bu durumlarda gezegenin bulunması için en ideal yöntem budur.
  • Yörünge evresi: Yörüngenin eğim açısı ile ilgilidir.
  • Polarimetre: Eğer yıldızın ışığı atmosferik moleküller ile etkileşirse polarize olur. Bu durum da sadece polarimetre ile gözlemlenir. Fakat bu yöntem sadece bir gezegen için kullanılmıştır.

Nedir? kategorimizde yer alan diğer içeriklerimizi okumanızı da tavsiye ederiz.

Yazar Hakkında

Sena EFENDİOĞLU

2018 yılında Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2019 yılından itibaren de Gebze Teknik Üniversitesi'nde yine kendi alanımda yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Ayrıca benimühendisim.com platformunda da sizlere kaliteli içerikler sunabilmek amacıyla yazarlık ve editörlük görevlerimi severek yerine getiriyorum. Yapay zeka teknolojileri, robotik ve mühendislik konularını ilgi alanım arasında sayabilirim. Bunlara ek olarak kişisel gelişim alanında içerikler oluşturmaya da özen gösteriyorum.

Tüm Makaleleri Göster