Temel, insani bir duygu olan özgüven, adından da anlaşılacağı üzere kişinin kendi benliğine yani özüne güvenmesidir. Özgüven sahibi bir insan kendini asla kusursuz görmez. Aksine tüm zaaflarının farkındadır ve kendi benliğini kabullenmiştir. Bu insani duygu, kişinin kendini sevmesi ile doğru orantılıdır. Kişi kendisini ne kadar severse özgüveni de o denli artar. Tabi bu “Ben mükemmelim, harikayım.” demek değil, “Kendimi, kendim olduğum için seviyorum.” demektir aslında.

Özgüven Nasıl Oluşur?

Akıllara ilk olarak özgüvenin doğuştan kazanılıp, kazanılmadığı gelir. Esasen bu duygu ‘çok çocukluk’ denilen, bireyin psikososyal gelişim evrelerinde oluşur.

Çocuğun doğumundan 1 yaşına kadar olan süre içerisinde ‘temel güven’ duygusu gelişir. Temel güven ise ebeveynlerin çocuklarına verdikleri değerden kaynaklanır.

2 yaşına gelindiğin de ise çocuğun ‘soru sorma dönemi’ başlar. Bu yaşlardaki çocuklar oldukça meraklıdır ve sürekli soru sorma eğilimi gösterir. Bu evre de ise sabırla her sorusu cevaplanan çocukta özgüven duygusu gelişir. Çocuk artık kendini bir birey olarak görmeye başlar.

3-6 yaş aralığına gelindiğin de ise çocuk çevresini ve arkadaşlarını tanımaya başlar. Ebeveynler bu dönem de fazla korumacı olmamalı ve çocuğun sorunlarını kendisinin çözmesine izin vermelidir. Çünkü o yaşlarda çocuk için en önemli gereksinimlerden biri de arkadaşlık ilişkileridir. Kontrollü bir şekilde serbest bırakılan çocuk toplumsal ilişkileri öğrenir.

Özgüvensizlik Belirtileri Nelerdir?

Maalesef ki kendini özgüvenli gösteren her insan bu duyguya sahip değil. Daha kötüsü kendisinin de bunun farkında olmaması. Peki, ama nasıl anlayabiliriz özgüvenli olup olmadığımızı? O halde ilk olarak kendimize aşağıdaki soruları sorabiliriz.

– Kendi benliğinde ‘değersizim, yetersizim ve sevilmeyi hak etmiyorum’ gibi hislere sahip misin?

– Başarısız olmaktan korkuyor musun?

– Reddedilme korkun var mı? İnsanlara “Hayır” diyemiyor musun?

– Sürekli bir suçluluk hissine sahip misin?

– Genellikle karamsar mısın?

– Şahsına yapılan eleştirilere sık sık alınganlık gösterir misin?

– Karar almakta zorlanır mısın?

– Başarılı olduğun yönlerini küçük mü görüyorsun?

– Kendini beğenmiyor musun?

Bu sorulara verdiğiniz her bir “Evet” cevabı kendinize güven duymadığınızı işaret eder.

Peki, farkında mısınız? Sorular hep bir karamsarlık, korku barındırıyor. Sorulan sorulardan da anlaşılacağı üzere özgüvenin en büyük düşmanı korkudur. Çünkü korku harekete geçmemize hep bir bariyer oluşturur, bizi engeller. Asıl doğru olan ise bizleri korkutan ne varsa kaçmak yerine üstüne gitmemiz gerektiğidir. Tamam, zor biliyorum. Zaten ben de bir anda mucize gerçekleşecek tüm korkularımız kaybolacak demiyorum. Ama artık adım atmamız gerekli. Küçük de olsa başlamalıyız. Kendimizi hangi konu da eksik görüyorsak, geliştirmeliyiz. Hayatımızdan sürekli şikayet etmek yerine, aksiyon almalıyız. Çünkü bu hayatta istediğimiz sürece her şeyi yapabilecek bir güç var elimizde.

Gördüğümüz her kabın şeklini almaya çalışmak yerine kendi şeklimizi oluşturmalı ve bununla da gurur duymalıyız. Kendimizi her şeye, herkese rağmen önce biz sevmeliyiz. Çünkü biz kendimizi sevmez, kendimize saygı duymazsak bunu bir başkası da yapmayacaktır. İşte bunun için tüm korkularımıza rağmen kendimize sımsıkı sarılmalıyız.

Unutmayın ki düşüncelerimiz gerçek değil, tıpkı korkularımız gibi.


Nedir? kategorisindeki diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Aleyna BAYKAL

benimühendisim de serbest konulu içerikler üreten bir yazarım, bunun yanı sıra sayfa da editörlük yapmaktayım. Lisans eğitimimi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünde tamamlamış bulunuyorum. İlgi alanlarım ise psikoloji, kozmoloji ve tarihtir.

Tüm Makaleleri Göster