Abartılı ve gelişmiş mimarisi ile göz kamaştıran, güçlü bir medeniyete ev sahipliği yapmış olan Atlantis’in devasa bir deprem sonucu okyanusun derinliklerin de gömülü kaldığı bilinmektir. Bu karanlık sularda koca bir medeniyet mi saklı? Yoksa her şey bir efsaneden mi ibaret?

Aslında Atlantis hakkında bilinen her şey bundan yaklaşık 2400 yıl öncesine dayanmaktadır. Yunan bir filozof olan Platon’nun anlatmış olduğu hikayelerden günümüze kadar gelmiştir ve varlığı halen büyük bir gizem oluşturmaktadır. Yazıtlarda anlatılanlara göre Atlantis, Atlas Okyanusu’ndan Doğu Akdeniz’e kadar uzanan savaşı seven, saldırgan bir imparatorluktu. Gelişmiş bir teknolojiye sahip olmalarının yanı sıra, medeniyetlerinin en önemli özellikleri su ve kara parçaları olacak şekilde eş merkezli halkalardan oluşmasıydı. Efsanelere göre Atlantis imparatorluğu Asya ve Avrupa’ya savaş açtı. Fakat kendine güvenerek yola çıkan, güçlü olduğu kadar yenilmez de olan Atlantis imparatorluğu Atina karşısında büyük bir mağlubiyet yaşadı. Kendilerinden daha güçsüz olan bu devlete yenilmelerinden dolayı tanrılarının gözünden düşen Atlantis halkı cezalandırıldı. Büyük deprem ve su taşkınlarına karşı koyamayarak yok oluşa sürüklendi.

Peki, nasıl oldu da tek bir gece de koskoca medeniyet karanlık sulara gömüldü?

Bu gizemli tarih yıllar boyunca araştırıldı, bu araştırmalar ışığında söylenmiş olan her şeyin kurmaca olmayabileceği anlaşıldı. Çünkü tarih boyunca buna benzer uygarlıklar yok edilişe sürüklenmişti. Bunların en bilinen örneği ise 3600 yıl önceki Yunanistan’ın Santorini Adası’nda meydana gelen ve Girit uygarlığının da sonunu getiren devasa volkan patlamasıydı. Bilinenlere göre patlamadan saçılan kül bulutu o kadar sıcaktı ki insanlara çarptığı anda insanların külleri havada süzülüyordu. Patlama günlerce sürmüş olup, gökyüzü siyaha boyanmıştı öyle ki gezegende iki yıl boyunca kış mevsimi yaşanmıştı. Platon’un hikayelerinde bahsetmiş olduğu Atlantis belki de Santorini patlamasıydı.

Santorini de yapılan kazılar sonucunda, Girit halkının da Atlantis gibi oldukça gelişmiş bir teknolojiye sahip olduğu keşfedildi, bununla beraber kafalarda acaba Kayıp Atlantis burası olabilir mi soruları uyandırdı. Yıllar süren araştırmaların ışığında Giritlilerin savaş yanlısı olmadıkları, oldukça barışçıl bir toplum oldukları keşfedildi. Bunları takiben Kayıp Atlantis’i arama mücadelesi tam hız ile devam etti. Önce Malta Adası’nda, takiben de Cebeli Tarık Boğazı’nda yapılan araştırmalar sonucunda enkaz serpintilerine ulaşıldı. Bu demek oluyordu ki boğaz da bir yıkım meydana gelmişti ve kanıtlar geniş bir alana yayılmıştı. Bu bilgiler ışığında daha da batıya gidilerek Güney İspanya da araştırmalar yapıldı. Kayıp Atlantis’e dair ilk su altı kalıntıları Sancti Petri Adası’nın kıyılarında keşfedildi. Keşifler sonucu bulunan antik taş çıpalar, Sancti Petri kıyılarının eski bir liman bekleme alanı olduğunu gösterdi. Günümüz de ise keşifler halen devam etmektedir. Bulunan her bir bulgu ışığında aslında Atlantis’in sadece tek bir yerde olmadığı, uzaklara erişen büyük bir medeniyet olduğu kabul edilmektedir.

Nedir? kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederim !

Yazar Hakkında

Aleyna BAYKAL

benimühendisim de serbest konulu içerikler üreten bir yazarım, bunun yanı sıra sayfa da editörlük yapmaktayım. Lisans eğitimimi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünde tamamlamış bulunuyorum. İlgi alanlarım ise psikoloji, kozmoloji ve tarihtir.

Tüm Makaleleri Göster