İnsanlar çağlardan beri bir yerden diğer bir yere çeşitli nedenlerle göç etmişlerdir. Köyden kente, iç göç veya dış göç olmak üzere bulundukları konumları değiştirmişlerdir. Bu göçler kişilerin hayatlarına etki ettiği gibi aile içi durumu değiştirmiştir. Ayrıca hayat düzeni ve şartları bu doğrultuda şekillenmiştir.  

Türkiye’de 1950’li yıllardan sonra radikal olarak sosyal ve ekonomik değişimler meydana gelmiştir. Bu değişimlerin başında sanayileşme gelmektedir. Sanayileşmenin toplumdaki düzenin değişmesine büyük oranda etkisi olmuştur. Değişimin getirdiği bu yeni düzenle birlikte kentleşme yaygınlaşmıştır. Kırsalda fazla olan nüfus kente göç etmeye başlamıştır. Türkiye’de kentleşme olgusu 1950 sonrası ve öncesi olmak üzere iki ayrı dönemde incelenebilir. Sanayileşme, ekonomide gelişmeler meydana getirerek kentlerdeki iş alanlarını ve işgücüne olan ihtiyacı arttırmıştır. Kırsal nüfusun sayıca fazla olması ve ekonomik şartların yetersizliği insanları, kentteki ekonomik hayata katılmaya itmiştir. Yapılan göçlerle kırsal alandaki nüfus yoğunluğu azalmaktadır. Kırdan göç edenler kentlerde yeni bir yaşama geçmiştir. Bu durum kentin nüfusunun artarak, kentlerde yeni yerleşim yerleri oluşmasına sebep olmuştur. 

Göç ve Sonrası

Kentlerde var olan kamusal hizmetler, kentteki nüfusun fazlalaşması sebebiyle insanlara yeterli düzeyde hizmet verememeye başlamıştır. Ayrıca alışılmışın dışındaki farklı bir alana gidilmesi, yeni bir alana alışma süreci ve ailenin ekonomik durumundaki değişiklikler aile yapısındaki düzeni değiştirmiştir. Bunun sonucunda kadının aile içindeki konumunu daha baskın bir düzeye ulaşmıştır. 

Kent göçü hala devam etmektedir. Sürekli ve değişim içinde olan bir toplumsal olay olduğu için olumlu ve olumsuz yanlarıyla incelenmektedir.  

Türkiye’de 1950 sonrası gelişmelerin yaşanması toplumdaki farklı yapıları etkileyerek, bu farklı yapılardaki değişimlerin ihtiyaçlarını kırsal alan nüfusundan karşılamasına sebep olmuştur. Daha dar anlamda sanayileşmenin getirdiği makineleşme, üretimde işgücüne olan ihtiyacı arttırarak kırda yaygın olan tarım faaliyetlerinin azalmasına ve sanayi alanındaki istihdam ihtiyacının artmasına sebep olmuştur. Ayrıca bu ihtiyaçların kır nüfusundan karşılanabilmesi de olumlu olarak görülmektedir. Diğer yandan kentte oluşan yoğunluk sebebiyle kentteki düzen değişerek çarpık kentleşmeyi beraberinde getirmiştir. Türkiyede’ki göç hızlı bir şekilde devam ettiği için göçmenlerin konut sorunu oluşmuştur. 

Göçmenlerin avantajları ise sağlık, beslenme, eğitim, ulaşım gibi olanakların kentte fazla olması sebebiyle göçmenlerin de bu olanaklardan faydalanmaları ve zamanla kent yaşamına uyum sağlayarak artık “kentli” olabilmeleridir. Diğer yandan geleneksel yaşam kırda daha fazladır. Göçmenler nereye yerleşirse orada bulunan kültürden de etkilenmektedir. Kültür farklılığı sebebiyle bireylerde yabancılaşma duyguları hakim olabilmektedir.  


Sosyoloji kategorimizde yer alan diğer içeriklerimizi okumanızı da tevsiye ederiz.

Etiketler:

, ,