Çatışma yaşantımızın her döneminde bizi bulmuş ve geliştirmiştir. Sosyal bireyler olarak bizler çatışmalarla ilişkilerimizden ördüğümüz ağların içinde ve yaşamın kendisinde bizi bulur. Bu ilişkiler ağımızı ailemizden çevremize, yaşadığımız toplumdan dünyaya kadar genişletir. Hem etkilenir hem etkileriz.

Bu dinamik etkileşim içerisindeki yerimiz, tutumumuz da zaman içerisinde değişir ve gelişir. Sosyal gelişme, karşılıklı etkileşimin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu bakış açısına Erikson‘un psiko-sosyal gelişimini tanımlayan kuramıyla değinebiliriz.

E. Erikson: Psikososyal Gelişim Kuramı

Psikolojideki temel yaklaşımlardan olan psikanalitiğe yönelmiş bir kuramcı olarak Erikson, sosyal ve duygusal gelişimi yaşam boyunca devam eden evreler halinde ele almıştır. 8 aşamaya yer veren Erikson kuramında psiko-sosyal evreleri aşamalandırmış ve yaklaşık yaş aralıklarıyla ilişkili olarak açıklamıştır.

Birazdan bahsedeceğimiz her bir evrede, bir karşıtlık veya çatışmaya yer verilmiştir. Birer birey olarak bizler, her aşamada bu karşıtlık ya da çatışmaları çözümlemeye çalışırız. Başarılı olduğumuzda bir sonraki aşamaya geçer ve yolumuza devam ederiz. Bazı durumlarda olumsuz çözümlemelerde bulunmamıza veya olumsuz bile olsa bir çözümleme yapamamamıza rağmen, koşullar bizleri bir sonraki aşamaya geçmek durumunda bırakabilir.

Çözülmemiş çatışmalar, bizimle birlikte bir sonraki aşamaya geçer ve uygun olanaklarla karşılaşmamız halinde çözümlenebilirler veya taşınan çatışmalar bir sonraki aşamayı olumsuz yönde de etkileyebilirler.

Psiko-sosyal Gelişim Evreleri

İlk 4 Evre : Ergenlik Öncesi

  • Temel Güven ve Güvensizlik Çatışması (0-2)

Küçük bebeğin ilk çatışması bu evrededir. İçine doğduğu bu yeni dünyada güven, ilk soru işaretidir. Bir bebek güvenmek veya güvenmemek kararını bu aşamada alır. Bebeğin temel ihtiyaçlarının düzenli, sistematik ve zamanında karşılanması büyük bir öneme sahiptir. Beslenme, fiziksel bakım, ilgi, sevgi, dokunma gibi pek çok şey bir bebek için temel ihtiyaçlardır ve bu ihtiyaçların doğru şekilde, doğru zamanda karşılanması dünyanın emniyetli bir yer olduğu fikrini verir.

  • Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç Çatışması (2-3)

Bu aşamada küçük çocuk artık daha aktif ve katılımcıdır. Bağımsız olarak birtakım eylemleri gerçekleştirebilmeye başlar. İşte bu bağımsızlık ikinci çatışmayı ortaya çıkarır. Bu evrede küçük çocuk, yeterlilik ve etkililik konusunda bir kaygı duyar. Kendi başına yaptığı bu eylemlerde başarılı mıdır, yeterli midir, yaptığı eylemin sonucunda takdir görecek midir yoksa bu eylem onun için bir utanç sebebi olabilir mi?

  • Girişimcilik ve Suçluluk Çatışması (4-6)

Bu evrede çocuk artık daha yetenekli ve daha özerk olmaya başlamıştır. Artık bazı “projelere” girişmeye başlamıştır. Bu projeler, çocuğun kendi sınırlarını keşfetmesinde, rekabet edip edemediğini anlamasında önemli bir yere sahiptir. Bu evrede isteklerinin sınırsız şekilde gerçekleşmesinin engellenmesi, ve çocuğun isteklerini gerçekleştirme sürecinde kurallara uygun yollar bulması gerekliliğini fark etmesi önemlidir. Çocuğun sosyal normlarla tanışması, ilerleyen süreçlerde uygun girişimcilik ve rekabet stratejileri belirleyebilmesinde etkilidir.

  • Çalışkanlık ve Aşağılık Duygusu Çatışması(6/7 yaş-erinlik)

Bu evrede yaşanan çatışma temelde çocuğun “gerçek” algısına dayanır. Gerçek dünyadaki gerçek işlerde elde edeceği çaba büyük bir öneme sahiptir. Örneğin okul hayatı bu evrede gerçek bir iştir. Bu iş için sarf ettiği çaba, öğrenme ve başarıyla sonuçlanacak mıdır? Başarısız olması durumunda ise çocuk aşağılık duygusu geliştirebilir.

Son 4 Evre: Ergenlikten Yaşlılığa

  • Kimlik Kazanma ve Rol Karmaşası Çatışması (Ergenlik)

Bu evrede genç bireyin çatışması öğrendikleri ve yaratacakları arasındadır diyebiliriz. Bu aşama, yaşamının bu evresine kadar öğrendikleri üzerinden kendisini yani yeni ve kendisine uygun bir kimliği oluşturmaya çalışma çabasıdır. Kendi kimliğini geliştirmek ya da geliştirememek evresidir.

  • Yakınlığa ve Dayanışmaya Karşı Yalıtılmışlık Çatışması (İlk Yetişkinlik)

Bu evredeki çatışmanın temel kavramı “yakınlık” olmuştur. Birey, artık bütünleşmiş bir kimliğe sahiptir. Sosyal ve mesleki birtakım roller edinmiştir. Bunun yanı sıra dahil olduğu ilişkiler ağı önemli bir değişim sürecine girmiştir. Bu aşamada çatışma yakın ilişkiler kurma ya da kuramama meselesidir. Eş, yakın arkadaşlar, aile ve eşin ailesi gibi pek çok ilişki arasındaki dengenin kurulması da bu aşamanın bir gerekliliğidir.

  • Üretkenliğe ve Durgunluk Çatışması (Orta Yetişkinlik)

Bu evrede çatışma konusu yeni nesle katkı sağlamaya uzanır. Buradaki “katkı” kavramı geride somut bir eser bırakmaktan (kitap, müze, sanat eseri vb.) bir öğrenci yetiştirmeye, torunlarına bakmaktan kışlık erzak hazırlamaya kadar uzanan geniş bir aralık içerisinde kendisine yer bulabilir.

  • Benlik Bütünlüğü ve Umutsuzluk Çatışması (Yaşlılık)

Bu son evrede, çatışmanın altında yatan soru yaşanılan hayatın yaşanmaya değer olup olmadığıdır. Bu evre hayatla barışma/barışmama evresidir. Yaşanmışlıkları, olumlu veya olumsuz sonuçları kabullenebilmek ya da pişmanlık ve umutsuzluğa sürüklenmek arasındaki dengeyi kurabilme evresidir.

Erikson’un bu kuramı, bizlere sosyal gelişimin anlaşılması adına önemli ve bütüncül bir bakış açısı sağlamaktadır. İnsanın sosyal gelişimine bakmanın, onu incelemenin pek çok yolu, farklı pek çok bakış açısı elbette mevcuttur. Ebeveyn-çocuk ilişkisi, cinsiyet rollerinin kazanılması, arkadaşlık ilişkileri vb. temel konuların yanı sıra sosyal ilişki becerilerinin gelişimi, kimlik ve aidiyet edinme, diğer insanları anlayabilme gibi konular da sosyal gelişim yönünden incelenmiştir.


Psikoloji kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!