Deprem Nedir?

Ülkemizin bulunduğu konumdan dolayı malesef ki deprem bölgesi olarak adlandırılan bir alanda yaşamaktayız. Bu yüzden de deprem hakkında oldukça bilgi sahibi olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Konuya teknik açıdan bakacak olursak deprem, yer kabuğunda meydana gelen kırılmaların ani olarak oluşturduğu titreşim dalgaları ile yer yüzeyini sarsma sürecidir. Bu kırılmaların kökeni, yer kabuğunun alt katmanında bulunan ısı ve basınçtır.

Yer hareketlerini ve depremleri inceleyen bilim dalına sismoloji yani deprem bilimi denir. Sismograf ise yer hareketlerini sürekli olarak kaydeden, sarsıntıların büyüklüğünü, süresini, merkezini ve saatini saptamaya yarayan cihazdır.

Günümüze kadar Dünya’da kaydedilmiş olan en büyük deprem 1960 yılında Şili’de gerçekleşmiştir. 9,5 büyüklüğündeki deprem gerçekten çok büyük bir hasar oluşturmuştur.

Dünya’nın Katmanları

Deprem konusunu daha iyi anlayabilmek için detayları da bilmemiz gerekmektedir.

Üzerinde yaşıyor olduğumuz Dünya, temel olarak 5 ana katmandan oluşur.

  • Hava küre (Atmosfer): Dünya’yı saran hava katmanıdır ve yaşamımız için gerekli olan gazları içerir. Kendi içinde 5 ayrı katmana ayrılır. (Troposfer, Stratosfer, Mezosfer, Termosfer, Ekzosfer)
  • Su küre (Hidrosfer): Dünya’nın 3/4’ü su su ile kaplıdır. Sıvı, katı ve gaz halinde bulunan tüm su kütlesi hidrosferi oluşturur ve yer yüzünde en çok bulunan madde olarak bilinir.
  • Taş küre (Litosfer): Dünya’nın en sert katmanıdır. Yer kabuğunu da oluşturan bu katman, kara canlılarının yaşadığı alanlardan oluşur. Kıtalar ve okyanuslar taş küre üzerinde bulunur. Bu katmanın kalınlığı 70-100 km aralığındadır.
  • Ateş küre (Pirosfer): 2900 km kalınlığa sahip olan bu katman, taş küre ile çekirdek arasında bulunan bölümdür. Özellikle eriyik kayaçlardan oluştuğunu bildiğimiz magmanın bulunduğu katmandır.
  • Ağır küre (Barisfer): Dünya’nın en sıcak katmanı olarak bilinir ve metalik meteroitlerden (Fe ve Ni) oluşur. Bu katmanın dışı sıvı iken merkeze inildikçe katılaştığı tahmin edilmektedir.

Bütün bu katmanlar hem bizi dış etkilerden korur hem de yaşamın sürekliliği için gerekli olan gereksinimleri karşılar. Yani Dünya’nın katmanları yaşamın temel taşlarını oluşturur.

Depremin Oluşma Mekanizması

Taş kürenin hemen altında bulunan ve eriyik halde olan üst tabaka yani Astenosfer, magmada bulunan radyoaktivite sebebiyle yüksek ısıya maruz kalır. Bu yüzden de ısınan magma yukarıya, soğuyan magma ise aşağıya doğru hareket ederek konveksiyon akımı oluşturur. Bu akım, taş küre üzerindeki levhaları hareket ettirir.

Levhaların çarpışması sonucunda sıra dağlar veya volkanlar, ayrılması durumunda yeni okyanus tabanları oluşur. Sürekli hareket halinde olan bu levhaların sürtünmesi sonucunda da depremler meydana gelir.

Bu sürtünme hareketi çok kısa bir zaman diliminde gerçekleşir ve şok etkisi oluşturur. Deprem esnasında bazen gözle görülebilen bazen de bizim göremediğimiz, kilometrelerce uzanan fay hatları yani arazi kırıkları oluşabilir ve depremde en çok etkilenen alanlar da levhaların kesişim noktalarında oluşan bu fay hatlarıdır. Dünya üzerindeki depremlerin bir çoğu levha sınırlarında oluşan fay hatları üzerinde meydana gelir.

Oluşum Türlerine Göre Depremler

  • Çöküntü depremleri: Yer altında bulunan mağara vb. yapıların aniden çökmesiyle gerçekleşen depremlerdir. Bu depremlerin hissedildiği alanlar oldukça sınırlıdır. Ülkemizde ise karstik arazilerin çok olduğu Akdeniz Bölgesi’nde görülmesi muhtemeldir.
  • Volkanik depremler: Yanardağ patlamalarının öncesinde veya sonrasında oluşan depremlerdir. Dar bir alanda hissedilir ve verdikleri zarar azdır. Ülkemizde ise aktif bir yanardağ olmadığı için bu tarz depremlerin görülmesi olası değildir.
  • Tektonik depremler: Yer yüzünde oluşan depremlerin %90’ını oluşturan bu tür depremler, sarsıntıdan sonra gittikçe azalan ve uzun süre devam eden deprem dizisinden oluşur. Yer yüzünde oluşturdukları zarar ortaya çıktıkları derinlikler ile ilişkilidir.

Tektonik depremler odak derinliklerine yani depremin oluştuğu noktanın yer yüzüne olan uzaklığına göre sınıflandırılabilir. Türkiye’de olan depremler genellikle sığ depremlerdir.

Deprem Dalgaları

  • P dalgası: Ölçümlenebilen ilk deprem dalgasıdır. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna paraleldir ve yıkım etkisi düşüktür.
  • S dalgası: Ölçülebilen ikincil dalgadır. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır. Yıkım etkisi yüksektir.
  • Yüzey dalgası: Depremlerde esas hasarı oluşturan dalgadır.

Deprem ile İlgili Terimler

  • Odak noktası: Deprem enerjisinin açığa çıktığı noktadır ve yer yüzünde oluşan zararı en çok etkileyen faktördür.
  • Odak derinliği: Deprem enerjisinin açığa çıktığı noktanın yer yüzüne olan uzaklığıdır.
  • Dış merkez: Odak noktasına en yakın olan yer yüzü alanıdır. Depremin en çok hasar verdiği ve hissedildiği alandır.
  • Magnitüd: Deprem esnasında ortaya çıkan enerjinin ölçüsüdür ve aynı zamanda Prof. C. Richter tarafından icat edilen deprem ölçüm cihazının da adıdır.
  • Depremin büyüklüğü: Depremin merkezinde açığa çıkan enerjidir. Sismografta kaydedilen deprem dalgalarının genlik değerleri ile ilişkilidir. Nesnel bir kavramdır.

Bir depremin büyüklüğü Richter ölçeği ile değerlendirilir ve bu ölçek logaritmik sayılardan oluşur. Bu yüzden de 7.4 büyüklüğündeki bir deprem ile 7.2 büyüklüğündeki deprem arasındaki fark bize az gibi görünse de aslında 0.2’lik bir fark 2 kat güç artışı demektir.

  • Depremin şiddeti: Depremin yer yüzüne, çevreye ve insanlara verdiği hasar derecesidir. Öznel bir kavramdır.
  • Öncü deprem: Ana depremden önce olan haberci depremdir.
  • Artçı deprem: Ana depremden sonra meyda gelen küçük sarsıntılardır. Artçı depremler uzun bir süre devam eder ve ana deprem ile kırılmış yer altı tabakalarının iyice yerleşmesini sağlar.

Haftaya Türkiye’de Deprem ve Alınabilecek Önlemler hakkında yazacağım yazıda buluşmak dileğiyle güzel haftalar dilerim.


Nasıl Yapılır? kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Sena EFENDİOĞLU

2018 yılında Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2019 yılından itibaren de Gebze Teknik Üniversitesi'nde yine kendi alanımda yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Ayrıca benimühendisim.com platformunda da sizlere kaliteli içerikler sunabilmek amacıyla yazarlık ve editörlük görevlerimi severek yerine getiriyorum. Yapay zeka teknolojileri, robotik ve mühendislik konularını ilgi alanım arasında sayabilirim. Bunlara ek olarak kişisel gelişim alanında içerikler oluşturmaya da özen gösteriyorum.

Tüm Makaleleri Göster