Demir-çelik sektörü, birçok sanayi dalına kaynak olması, yeni sanayi dallarının oluşumuna ve gelişimine katkı sağlaması gibi nedenlerden daima önemsenen bir sektör olmuştur. Özellikle gelişmiş ülkelerin tarihsel olarak demir-çelik üretimleri incelendiğinde; sektördeki üretim artışının, ülkenin gelişmişliğine etkisi açık bir şekilde fark edilmektedir.

Demir-çelik sektörü üretimde diğer sektörlere ham madde kaynağı sağlayabilirken, aynı zamanda son ürün olarak doğruca tüketiciye ulaşabilmektedir. Sektör artan çelik talebi, kullanım alanlarındaki genişleme, ithalat ve ihracat fırsatları, hammadde olarak kullanılabilirliği açısından değerlendirildiğinde ülke ekonomisi için önemi fark edilmektedir.

Çelik Nasıl Elde Edilir?

Çelik, demir cevheri üzerine oksijen üflenerek içeriğinde bulunan karbonun uzaklaştırılması ile elde edilmektedir. Çelik bir demir alaşımıdır ve içeriğinde maksimum %1,8 (alaşımlı çeliklerde %2,1) oranında karbon bulundurabilir. Demir element olarak doğadan elde edilebilmekteyken, çelik demirin işlenmiş hali olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çelik üretimi sırasında alaşım içeriğindeki karbon miktarının değiştirilmesi ile çeliğin özelliklerinde de istenilen değişimler yapılabilmektedir.

Çeliklerin alaşımsız halleri içeriğinde bulunan karbon miktarlarına göre özel olarak adlandırılmaktadır. 0,8 oranında karbon içeriğine sahip çelikler ötektoid olarak adlandırılmaktayken, 0,8’den daha fazla karbon içerenler ötektoid-üstü, 0,8’den daha az karbon içerenler ise ötektoid-altı çelikler olarak adlandırma yapılmaktadır.

Daha düşük karbonlu alaşımsız çelikler için ise 0,1-0,2 karbon içeriğinde olanlar yumuşak, 0,2-0,3 karbon içerenler az karbonlu ve 0,3-0,85 oranda karbon içeren çelikler ise orta karbonlu çelikler olarak bilinmektedir.

Demir, çeliğe göre kırılması daha zor esnekliği daha yüksek olan bir elementtir. Doğadan ham halde elde edilebilirliği açısından çeliğe göre miktarı daha fazladır. Cevher halinde içeriğinde bulunan karbon, kükürt, fosfor gibi maddeler demir üzerine gevrekleştirici etki yaparak darbe dayanımını düşürür. Çelik ise bu gibi demir üzerinde istenmeyen etkilerin ortadan kaldırılması çabalarıyla keşfedilmiş bir alaşımdır.

Çelikler kaynak yapılabilirliği, belli sıcaklıklarda presleme, haddeleme, dövme gibi şekil verme işlemlerinin uygulanabilirliği, özellikle darbe dayanımı yüksek malzeme sınıfından olması gibi durumlardan tercih edilirliği daima yüksek bir metal olmuştur.

Bilhassa 2. Dünya Savaşından sonra yerleşim alanları tahrip olan şehirleri tekrar inşa etmek adına demir-çelik üretimine büyük önem verilmiştir. Türkiye’de 1980 ’ler de başlayan üretim artışı dünyada 1950 yıllarında gözlemlenmeye başlamıştır. Zamanla demir-çelik üretimine direkt ihtiyaçların karşılanmasının yanında sanayileşmenin artmasıyla diğer sektörlere de kaynak sağlamaya başlamıştır.

Geçmişten günümüze artan endüstri ihtiyaçlarını karşılaması bakımından aynı oranda artan demir-çelik üretimi gözlemlenirken zamanla azalan hammadde kaynakları üretim artışını negatif yönde etkilediği gözlemlenmektedir. Üretimin beklentiler doğrultusunda devam edebilmesi için hammaddeden demir-çelik üretimi yanında hammadde miktarındaki azalışı önlemek adına demir-çelik hurdalarının geri dönüşümüne verilen önem git gide artmaktadır.

Türkiye’de Demir-Çelik Sektörü

Türkiye’de demir-çelik sektörünün ilk temelleri 26.03.1926 tarihinde Resmî Gazete’ de yayınlanan “786 Sayılı Demir Sanayinin Tesisine Dair Kanun” ile resmileştirilmiş ve 1932 yılında Kırklareli şehrinde ilk demir-çelik fabrikası faaliyete geçirilmiştir.

Ülkemizde sanayileşme adına en büyük adımlardan biri olan ilk entegre demir-çelik tesisi Karabük Demir ve Çelik Fabrikası “KARDEMİR” 1937 yılında kurulmuş ve çok kısa bir zamanda üretimini hızlandırarak 1939 tarihinden itibaren 150.000 ton üretim kapasitesine ulaşmıştır.

KARDEMİR artan talepler doğrultusunda zamanla uzun ve özellikle yassı ürün beklentilerine karşılık verememeye başlamış, bununla birlikte bu ürünler için ithalat yolunun tercih edilmesinin artmasıyla, özellikle uzun ve yassı ürün üretiminin gerçekleşmesi adına bir fabrika kurulmasına karar verilmiş ve ülkemizin 2. Entegre tesisi olan Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları “ERDEMİR” 1965 yılında işletmeye açılmıştır.

Ekonomik kalkınmanın sağlanmaya çalışıldığı 1960’lı yıllarda, demir-çelik üretimine verilen önem gitgide artmış ve sanayileşmedeki gelişmelerle fazlalaşan demir-çelik miktarını karşılanmasının yanında ülkedeki üretimin arttırılması adına da 1977 yılında İskenderun Demir-Çelik Fabrikaları “İSDEMİR” Türkiye’nin 3.entegre tesisi olarak faaliyete geçmiştir.

1980’li yılların başında Türkiye’de ithalat ve ihracat üzerine gözlemlenen özgürleşme politikaları, demir-çelik sektörünü de etkisi altına alarak sektörel anlamda büyük gelişmelerin yaşanmasını sağlamıştır. Özelikle 1980’li yılların ikinci yarısı, özel sektörlerin demir-çelik üretimine katıldığı, üretimde elektrikli ark ocakların kullanıldığı, gün geçtikçe artan çelik üretimiyle birlikte demir-çelik sektörü adına dönüm noktası olarak adlandırılan bu dönemde ham çelik üretim kapasitesi 6 milyon tona ulaşmıştır.

1980 yılından itibaren demir-çelik üretimindeki artış, ivme kazanarak 1990 ’lı yıllarda kapasite artırımının yanında kaliteli çelik üretimiyle de ülke ekonomisi açısından önemini arttırmıştır.

1999 yılında 14,1 milyon ton sıvı ham çelik üretimi gerçekleşmiştir.

2001 yılında demir-çelik üretimini 15 milyon tona ulaştırmış ve 2002 yılında dünya çelik üretiminde 13.sırada yer alarak büyük gelişme sağlamıştır.

2003 yılında 18 milyon ton ham çelik üretimi sağlarken, 2007 yılında 25,8 milyon ton ham çelik üretimiyle dünya sıralamasında 11.sırada yer almıştır.

Tüm bu gelişmelerin yanı sıra 2006 yılında aşırı istihdam, finansal zorluklar ve yönetimdeki eksiklikler nedeniyle 1965 ve 1977 yıllarında kurulan ERDEMİR ile KARDEMİR için özelleştirilme kararı alınarak özel kesim tarafından yönetimine karar verilmiştir.

Ülkemiz 2007-2012 yılları arasında demir-çelik sektörünün en önemli 15 ülkesi arasından, üretim miktarını en fazla arttıran ülkeler içinde 3.sırada yer almıştır.

Bu önemli gelişmeler ardından 2013-2015 yıllarında üretimde düşüş gözlemlenmiş, ham çelik üretimi 34,04 milyon tondan, 31.52 tona düşerek demir-çelik sektöründe gerileme meydana gelmiştir.

2016 yılının başlarında ham çelik üretimindeki düşüşün önüne geçilerek üretimde %4,5 artış sağlanmış, sektörde yaşanan bu gelişme 2017 yılında da devam etmiştir.

2018 yılına bakıldığında Türk Çelik Sektörü, çelik üreten 65 ülke arsında 37.3 milyon ton üretimde bulunarak 8.sırada yer almasına karşın dünya çelik üretimindeki artışa rağmen Türkiye’de çelik üretiminde gerilemeler gözlemlenmiş ve 2019 yılında da devam etmiştir.

2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi nedeniyle üretimde dalgalanmaların yaşanması gözlemlenirken, 2021 yılında, kaynak sağladığı otomotiv, inşaat, savunma, beyaz eşya gibi sektörlerdeki talep artışının beklentisiyle birlikte demir-çelik sektöründe daha etkin bir artış olması öngörülmektedir.

Mühendislik kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!