Neden eskimiş, yıpranmış tarihi eserlere ilgi duyar insan? Hiç düşündünüz mü?

Tıpkı insan gibi her tarihi eserin de anlatmak istediği bir hikayesi vardır. Tarihe tanıklık etmiş olan tüm o izlerin, keşfedilmeyi bekleyen sakladığı anıları vardır. Bizim kullandığımız eşyalar da yine bizim tarihimize tanıklık eden, kendi yaşanmışlıklarımızı ortaya koyan, bizim tarihimizin eserleridir.

Zamanın kusurları ve kazaları ile uzlaşmayı sembolize eden Kintsugi’nin hikayesi ise şöyledir;

15. yüzyılda yaşayan Japon komutan Ashikaga Yoshimitsu bir çay fincanını yanlışlıkla kırar. Kendi tarihine tanıklık etmiş olan bu güzel fincanı atmak istemez. Komutan, kırılan fincanı tamir edilebilmesi için Çin’e gönderir. Fakat metal zımba ile tamir edilen fincan, tüm güzelliğini kaybetmiştir. Komutan bu sefer fincanı tamir etmeleri için Japon ustalara gönderir. Bu sayede kırılan fincanı estetik bir şekilde birleştiren Japon ustalar “altın onarma” anlamına gelen “Kintsugi” sanatını doğururlar.

Kintsugi geleneksel Japon estetiği Wabi-Sabi‘ye dayanmaktadır. “Wabi” kelime olarak “basit, materyalist olmayan, mütevazi” anlamlarına gelmektedir. “Sabi” ise “zamanın çiçeklenmesi” anlamını taşır. Wabi-Sabi ise Japonların doğadaki kusurlar içindeki güzelliği bulma, doğal büyüme, çürüme ve ölüm döngüsünü kabul etme sanatıdır.

Kintsugi de kusurlara ve yaşanmışlıklara verilen değeri anlatır. Eşyaya yaşanmışlık mührü vuran Kintsugi sanatı bizlere, onların da yaşam döngüsünün birer parçası olduklarını hatırlatır.

Günümüz Dünyasında Kintsugi

Mükemmelliğin adeta bir yarış pistine dönüştüğü günümüz dünyası için ne kadar da uzak bir sanat Kintsugi. 21. yüzyıl insanı tüm bu kusursuzluklar içinde kendini daha da kusurlu hissetmekte. Kurgu hikayeler içinde kendi hikayesini kaçırmakta. Halbuki 8 milyar insanın içinde her birimizin kendine has bir hikayesinin olması ne de hoş.

Esasen, kusurlarımızı altın dikişler olarak görmeli ve kendi hikayemizin birer parçası olduğunu kabul etmeliyiz. Geçmişte başımıza gelenleri değiştiremeyeceğimiz gibi çevremizdeki insanların nasıl davranacağına veya hissedeceğine de karar veremeyiz. Bu yüzden kişisel mücadelemizi çözmenin başkalarının sorumluluğunda olmadığını bilmeliyiz. Tüm bu bireysel yolcuğumuzdaki kusurlarımız şu an olduğumuz kişiyi yansıtmakta. Kusurlarımıza verdiğimiz cevaplarsa bizi gelecekteki benliğimize dönüştürecek olan anahtar.

Unutmayın ki kırık kenarlarımızın olması parçalanacağımızı göstermez. Yalnızca daha fazla altın dikişlere sahip olduğumuzu gösterir.

Kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeniz dileğiyle.


Nedir? kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Yazar Hakkında

Aleyna BAYKAL

benimühendisim de serbest konulu içerikler üreten bir yazarım, bunun yanı sıra sayfa da editörlük yapmaktayım. Lisans eğitimimi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünde tamamlamış bulunuyorum. İlgi alanlarım ise psikoloji, kozmoloji ve tarihtir.

Tüm Makaleleri Göster