Yüzölçümü Konya kadar olan bir ülke nasıl oluyor da tarımsal üretimde dünyada başı çekiyor? Amerika’dan neredeyse otuz kat küçük bir ülke tarımsal ihracatta dünyada ikinci sırada. Ülkemizde ise kat ve kat daha fazla olan tarımsal alana rağmen neden bu ülkeye yaklaşamıyoruz?

   Hollanda’yı gözümüzün önüne getirelim. Ülkemizdeki gibi uçsuz bucaksız ovalar yok, yemyeşil çayırlarla örtülü meraları da yok. Tarımsal alanlarının birçoğunun denizin toprakla doldurulması sonucu oluşturulduğunu biliyoruz. İşin ilginç yanı tarımsal alanların kıtlığı gibi güneşli gün sayısı da oldukça az. Peki, nasıl oluyor da tarımsal ihracatta dünyada ikinci sıraya çıkabilecek kadar başarılılar? Tarımsal ihracatla ülkeye giren para yüz milyar doların üzerinde. Bu rakam, ülkemize tarımsal ürünlerden giren dövizin nerdeyse on katı civarında.

   Hollanda’da devlet, tarımsal üretim için uzun vadeli planlama yapıyor. Çiftçiler her sene ne kadar ve hangi üründen üreteceklerini biliyor. Her sene üreticinin ürününün rekoltesi, kalitesi ve üretim verimliliği denetleniyor. Yani mahsul alınıncaya kadar kontrollü bir denetim söz konusu. Buna karşın ülkemizde uzun vadeli tarımsal bir üretim planlamasından söz etmek olanaksız. Uzun vadeli üretim planlaması bir yana, hangi ürünün hangi bölgede ve ne kadar yetiştirilmesi gerektiğine dair bir planlama dahi söz konusu değil. Bu sebeple bir sene patates kıtlığı yaşanıp fiyatlar uçuyor ve ertesi sene tüm çiftçilerin patatese rağbet etmesiyle fiyatlar çakılıyor, üretici zarar ediyor.

   Dikkat çekici ve çok önemli bir unsurda eğitim. Hollanda dünyanın en iyi tarım üniversitesine ev sahipliği yapıyor (Wageningen Üniversitesi). Fakat ülkemizde birçok ziraat ve veterinerlik fakültesi olmasına karşın eğitim kaliteleri çok düşük.

   Hollanda’da toprak nadasa bırakılarak dinlendirilmiyor. Bunun yerine modern zirai tekniklerle bir yandan üretim yapılırken diğer yandan da ıslah ve verimlilik çalışmaları yapılıyor.

   Ülkemizde çiftçilerin yaş ortalaması oldukça yüksek, ayrıca bilim ve teknolojinin kullanım oranı da çok düşük. Hollanda da ise genç nüfus tarımsal üretimin içinde ve tarımsal üretim nitelikli iş olarak görülüyor.

   Türkiye’nin yaptığı bir diğer stratejik hata ise tırlarca sattığı sebze ve meyvelere karşın Hollanda’nın üretmiş olduğu tohumlar kadar katma değer elde edememesi. Tohum üretimi ve ıslahı çok daha fazla üstün teknoloji ve bilimsel çalışma isteyen bir konu, dolayısı ile sağladığı katma değer çok daha fazla.

   Hollanda ciddi anlamada kooperatifleşmeye önem veriyor ve alanında uzman birçok kurum ve kişilerden görüş alınıyor; oysa Türkiye’de bu durumdan söz etmek oldukça güç.

   Hollanda’da tarım yapan insanların sayısı tıpkı Türkiye’deki gibi azalıyor. Ama tarım için ayrılan alanlarda en ufak bir küçülmeye gitmiyorlar. Hem iklim olarak hem de tarımsal uygunluk açısından harika bir konumda bulunan Türkiye’nin yaklaşık 4,1 milyon hektarlık tarımsal alanı boş bir şekilde bekliyor.

   Son olarak tekrar altını çizmek istediğim bir konu daha var. Hollanda’da uzmanlaşma var. Yani üretici neyi üretiyorsa her yıl o ürünü üretiyor ve o ürünle ilgili Ar-ge çalışmaları yapıyor. Türkiye’de ise hangi ürün para ederse ertesi sene o ürüne yükleniliyor, yani hiçbir planlama yok…

Kaynak

İstanbul İhracatçı Birlikleri


Hayata Dair kategorisinde bulunan diğer içerikleri de okumanızı tavsiye ederiz!

Etiketler:

, ,

Yazar Hakkında

Arif TAN

Lisans, Dokuz Eylül Üniv. - Makine Mühendisliği Yüksek Lisans, Marmara Üniv. - MBA Doktora, Zürih Üniv. - Ekonomi (Halen) 19.10.1987 Antalya doğumluyum. Çeşitli dergi, kurum ve kuruluşlarda yazarlık yapmaktayım.

Tüm Makaleleri Göster