Uyku organizmanın sadece dinlenmesini sağlamaz aynı zamanda tüm vücudu yaşama yeniden hazırlar. Sirkadiyen ritmlerle belirli saatlerde koku, ışık, ağrı, açlık gibi farklı uyarıcılarla geri döndürülen bu bilinçsizlik hali, doğumla birlikte insanlar için gelişme, büyüme, öğrenme ve dinlenmeyi sağlamaktadır. Uyku sağlıklı bir yaşam için en önemli ihtiyaçtır.

Uykusuzluk hastalığı, kişilerin yeterli zamanda uyuyamadıkları için dinlemedikleri ve yeni bir gün için hazır olamamalarına sebep olan bir hastalıktır.

Uyku bozuklukları, bireylerin  yaşam kalitelerini etkiler. Uykusuzluk (insomnia) uyku bozukluklarının içinde en yaygın görülendir. Uykusuzluk genel bir yakınmadır. Kısa süreli olarak yaşamda zorlayıcı olayların, vücuttaki tepkisi olabilirken kimi zaman ruhsal bir bozukluğa eşlik edebilir. Herhangi bir uyku bozukluğunun yanında semptom olarak ya da tek başına da bir semptom olarak görülebilir. Sigara ve kafein tüketimi, gün içindeki uyuma alışkanlıkları, çalışma saatlerindeki düzensizlikler, beslenme alışkanlıklarındaki düzensizlikler, kronik hastalıklar, uykuyla ilgili olan yanlış inançlar gibi çevreyle ilgili faktörler uykusuzluğu tetikleyebilir. 

Hastalar genelde birçok rahatsızlıkta olduğu gibi uykusuzluk problemiyle ilgili hekime danışmamaktadırlar. Uykusuzluk probleminde, hastanın yaşam kalitesi için erken tanı önemlidir.

Erken tanıyla hastalığın kronikleşmesi önlenebilir. Sorunun çözümlenmesi için çevresel faktörlerin incelenmesi ve biyo-psikososyal yaklaşım önemli olmaktadır. Risk faktörleri ise psikiyatrik veya organik bir rahatsızlığı bulunmak, cinsiyeti kadın olmak ve ilerleyen yaştır. 

Uykuya başlamada zorluk yaşama, yeterli zamana rağmen uyku kalitesinde düşme ve sonucu olarak da gün içine yansıyan olumsuzluklar olarak tanımlanabilir. 

Tanı ölçütleri;

uykuya başlamada güçlük, 

uykuyu sürdürmede güçlük,

istenilen zamandan daha erken uyanma,

kişinin uyku zamanında yatmasına direnç göstermesi,

yorgunluk,

dikkat eksikliği,

ailesel, sosyal, mesleki performansta bozulmalar,

duygudurum bozukluğu,

gündüzleri uyku hali,

motivasyonda azalma,

uyku ile ilgili kaygı duymadır. 

Bu şikayetlerin süresi ve sıklığı tanı için önemlidir.  

Bilişsel terapi, işlevsel olmayan beklentileri ve tutumları değiştirmek amacıyla uygulanan psikoterapik yaklaşımdır. Bilişsel tedavideki yanlış inançlar, uykusuzluğun nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili düşüncelerdir. Uykuyla ilgili yanlış inanç ve tutumları değiştirmek için etkili tedavi bilişsel terapidir. Bunun yanında gevşeme yöntemlerinin öğretilmesi, uyku hijyeni eğitimi ve uyku kısıtlama tedavisi (yatakta geçirilen sürenin kısaltılması ve aşamalı bir şekilde olması gereken uyku süresine ulaşılması) diğer tedavi yöntemleridir. Tedavi yöntemleri hastalığın şiddetine ve kişinin alışkanlıklarına göre değişiklik göstermektedir.

Uyku hijyeni eğitiminin amacı sağlıklı uyku ve çevresel faktörler hakkında bilgi ve farkındalık oluşturmaktır. Diyet alışkanlıklarını düzenlemek, sigara, alkol tüketimini azaltmak, odanın olması gereken ısı, aydınlanma düzeyiyle ilgili bilgi vermektir.

Spielman’ın bulduğu tedavi yöntemi olan uyku kısıtlama tedavisi ise yatakta geçirilen sürenin kısaltılarak, aşama aşama olması gereken süreye ulaşılmasıdır. Haftalık uyku planı oluşturulur. Uyku süresi hedefi giderek arttırılır. Bu sayede uykuya geçiş süreleri hızlanır. Bu yöntem hafif insomnia tedavilerinde kullanılır. Gevşeme yöntemlerinde ise amaç gece ortaya çıkan anksiyeteyi azaltmaktır. Gevşeme tedavisi için uzman yardımı alınabilir.


Psikoloji kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!