Bu yazıda seçim yaparken beyin de aktif olan kısımları, hakkında yaptığı kodlama ve seçimlerinde etkili olan faktörler incelenmiştir.
Bilim
Başlığı okuduğunuzda ne mektubu dediğinizi duyar gibiyim. Öyle ki bu mektubun hikayesi bundan neredeyse yaklaşık 500 yıl öncesine dayanmaktadır. Peki, ama nasıl? Gelin hikayenin en başından başlayalım.
Bilim insanlarının en çok araştırdığı konulardan biri elbette kadın ve erkek beyni. Vücut ölçüleri gibi birçok kriteri göz önüne alırsak, kütle olarak erkek beyni daha büyüktür. Beyindeki bazı yapıların erkek ve kadın arasında farklı olmasından dolayı da ikisi arasında farklı bazı özellikler ortaya çıkıyor. Bakalım yaratılışımızdaki mucizelerden biri olan beynin, karşı cinsle olan diğer farklılıkları nelermiş?
Güzellik anlayışımızın binlerce yıl önce yaşamış atalarımızdan geldiğini biliyor muydunuz? Evrim psikolojisi; insan davranışlarını evrim teorisini baz alarak doğal ve cinsel seçilim kavramıyla açıklar.
Son yıllarda yapay zeka hayatımızın her noktasında var olmaya başladı. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, internette yapılan her türlü faaliyetler; sosyal medya araçları, Google, banka kartları, sağlık bilgileri gibi yaşantımız süresince yaptığımız her şey yapay zeka teknolojileri tarafından kaydedilmekte. Aynı zamanda tüm verilerimizin ABD’de bulunan Utah Data Merkezi’nde depolandığını bilmeyen yoktur diye düşünüyoruz. Biz farkında olmadan, yapay zeka hayatımızın her alanına girmeye devam ediyor. Peki, yapay zekanın en etkin kullanılabileceği alanlardan biri olan sağlık alanında bu teknoloji nasıl ilerlemekte?
Ciddi solunum sıkıntılarına yol açan ve bağışıklık sisteminin zayıflığından faydalanan yeni tip korona virüse yakalanma korkusu, Ramazan’ın gelişi ile ‘Ramazan ertelensin’ söylemlerinin Twitter’da TT olmasına sebep oldu. Ramazan’ın ertelenmesi gibi bir durum söz konusu olamayacağı için, insanların birçoğu oruç tutmayı reddediyor. Peki, oruç bizi salgına karşı zayıflatır mı?
Gerçekten de bir kelebeğin kanat çırpışı bir ülkede kaosa sebep olabilir mi? Sadece bir teori mi, yoksa bizi kaçınılmaz olan bir son mu bekliyor?
Columbia Üniversitesi’nde başlayan bir çalışma ile bilim insanları, otoimmünitenin parkinson hastalığı başlangıcında büyük rol oynayabileceğine dair ilk kanıtı buldular.